Cenevizli bir denizci olan Kolomb, 1451 yılında İtalya’nın Cenova kentinde doğmuştur. 1473 yılından itibaren çırak olarak gemilerde çalışmaya başlayan Kolomb, bu çok sevdiği işin bir gün onu, bilinmeyen kıtaya doğru sürükleyeceğini tahmin dahi etmemiştir. Küçüklüğünden beri çevredeki birçok ülkeyi gezmiş ve İngiltere’nin Bristol şehri ve İrlanda’nın Dublin gibi şehirlerine gitmiştir. 1477-83 yılları arasında Portekiz’in Lizbon kentine yerleşti ve hayatını burada sürdürmeye başladı. Burada bir evlilik yaptı ve oğlu Diego Columbus dünyaya geldi. 1482-85 yılları arasında Batı Afrika sahillerinde ticaret yapmaya başladı. Eşinin ölümü üzerine oğluyla birlikte 1485 yılında, ona hayallerinin gerçekleşmesini sağlayacak İspanya’ya doğru yola çıktı.
Hayatının değişeceği İspanya’ya gelen Kolomb, burada batıya açılacağını söyleyerek Kastilya hükümdarı I.İsabella ile bir görüşme gerçekleştirdi ve ondan bu yolculuk için finans sağlamasını istedi. Eşi II.Fernando ile görüşen İsabella, bu yolculuk için finans sağlayacağını belirtti ve Kolomb’a hazırlıklara başlamasını söyledi. Kolomb, batıya doğru gittikçe Asya kıtalarına ulaşacaklarını ve oradaki zenginlikleri Avrupa’ya taşıyabileceklerini düşünüyordu. O dönemde Avrupa, bu tarz yolculukların çok tehlikeli olduğunu ve hatta bazı inanışlara göre o bölgede deniz canavarları olduğunu ve hatta dünyanın düz olarak düşünüldüğü dönemlerde oraya giden denizcilerin yolun sonunda gemilerinin bir boşluğa düştüğünü iddia ediyorlardı.
Artık batıya açılma zamanı gelmişti ve tarihler 3 Ağustos 1492’yi göstermekteydi. Kolomb, bu serüven için 3 gemi hazırlatmıştı(Nina, Pinta ve Santa Maria). Çıkacağı bu serüvende daha önceden Müslüman denizcilerin haritalarını ve Avrupa’da yapılmış olan bazı haritaları birer kaynak gibi yanına almayı ihmal etmemişti. Çıktığı bu yolda, haftalarca giden Kolomb bir türlü herhangi bir kara görememişti. Bir süre sonra sabrı tükenen denizcilerini ikna edecek bir şey çıkmıştı karşılarına. Büyük bir kara parçası. O an gittikleri yerin Hindistan kıyıları olduğunu düşündü fakat adada yaptığı ziyaretler sonucu oranın farklı bir yer olduğunu hemen anladı. Bugün o adalar San Salvador adaları olarak bilinmekte. Yerel halk ile ilk temasını notlarına yazdı ve birkaç değerli eşya ile İspanya’ya tekrar geri döndü.
İspanya’ya, onları ikna edecek değerli eşyalarla gittiğinde Kolomb’u çok güzel karşıladılar ve bu yaptığı deniz yolculuğu için daha fazla finansman sağlama kararını verdiler. Yaklaşık altı ay sonra, Eylül 1493’te Kolomb Amerika’ya döndü. Daha sonra altın ve diğer değerli mallar aramak için batıya yöneldi. Mayıs 1498’de Columbus üçüncü kez Atlantik boyunca batıya doğru yola çıktı ve Trinidad ve Güney Amerika anakarasını ziyaret etti. Koşullar o kadar kötüydü ki, İspanyol yetkililer görevi devralmak için yeni bir vali göndermek zorunda kaldı. Kolomb tutuklandı ve zincirlerle İspanya’ya geri döndü. 1502’de ciddi suçlamalardan kurtuldu ama asil unvanları elinden alındı. Kolomb Atlantik’teki son bir seyahat için sponsor bulmayı başardı. Bu sefer Kolomb, Panama’ya kadar ilerledi. Colomb, çıktığı karanın Amerika olduğundan habersiz ayrılırken, İtalyan denizci Amerigo Vespucci Colomb’un ölümünden bir yıl sonra 1507 yılında onun izini takip edince yeni bir kıta keşfettiğini anlamış ve kıta denizcinin kendi adıyla literatüre geçmişti.
Aykut FİLİZ
