Vefa, bir insanın verdiği sözlere, ilişkilerine ve değerlerine sadık kalmasıdır. Aynı zamanda geçmişte kendisine iyilik yapanlara, sevgi veya destek sunanlara karşı minnettar olup bu bağı unutmamaktır. Vefa, sözlerin, dostlukların ve hatıraların arkasında durmak demektir.
Vefa, felsefi açıdan insanın kırılganlığını kabul ederek, bu kırılganlığa rağmen bağlılık gösterme cesaretidir. Varoluşun geçiciliği içinde kalıcı bir iz bırakma arzusudur.
Vefasızlık, kökleri kurumuş̧ bir ağacın çıplak dallarına benzer. Bir zamanlar gölgesinde dinlenip serinlediğin, yapraklarının hışırtısında huzur bulduğun o ağaç̧, şimdi soğuk ve sessizdir. Yeşerdiği günleri unutur da, kendisine can veren toprağı terk eder. Ne geçmişin dostça sohbetlerini hatırlar ne de verilen sözlerin sıcaklığını taşır. Bir zamanlar kalp kalbe verilen sözleri, rüzgârın savurduğu kuru yapraklar gibi unutur gider. Çünkü̈ vefasızlık, kendi gölgesini bile terk edebilecek kadar köksüzdür.
Vefasızlık, insanın içindeki boşluğun yankısıdır. Bir kez duyarsın o yankıyı ve aniden anlarsın her şeyin ne kadar sahte olduğunu. Çünkü vefa, hatırlamak değil; unutmamaktır. Unutmaya direnmektir. Her şeye rağmen anıları yaşatmaktır. Gerçek dostluk, sadakatin sessiz fakat güçlü haykırışıdır. Vefasızlık ise, bu haykırışı duymazdan gelmenin soğuk sessizliğidir.
Vefasızlık, yalnızca sözleri değil, gözlerdeki güveni de öldürür. O güven ki, her karşılaşmada yeniden filizlenen bir umuttur. Zamanla büyüyen, kök salan, dalları umutlarla dolu bir ağaçtır. Oysa vefasızlık, umudu kökünden söker atar. Terk edilmiş dostluklar, kaybolmuş güvenler arasında dolaşan bir hayalete dönüşür insan. O hayalet ki, artık yalnızca geçmişin gölgelerinde yaşamaya mahkûmdur.
Bir gün biri, en güvendiğin kişi, geçmişin onca hatırasını hiçe sayarak sırtını döndüğünde anlarsın vefasızlığın ne olduğunu. Gözlerinin önüne getirdiğin güzel anılar, şimdi kırık dökük bir aynadan yansıyan gölgeler gibi bulanıktır. Çünkü vefasızlık, yalnızca birini unutmaktan ibaret değildir; aynı zamanda kendi insanlığını da unutmak demektir.
O vefasızlık ki, sadece bir kişiye değil, zamana da ihanettir. Birlikte yürünmüş yolları, paylaşılan sevinçleri, gözyaşlarına yoldaş olmayı yok saymaktır. Vefasızlık, geçmişin hatıralarını hoyratça silmek, geleceğin umutlarını köreltmektir. İhanet ettiğin yalnızca dostluk değildir; aynı zamanda kendine olan inancındır.
Vefasızlık, kimilerinin vicdanına ağır gelen bir yük değil, sırtlarında taşıdıkları hafif bir boşluktur. Anlamazlar. Varlığının ne kadar değerli olduğunu bile bilmeden, yokluğunun arkasında enkazlar bırakıp giderler. Ve sonra, en acısı da şudur ki; giderken dönüp bakmayı bile gereksiz bulurlar.
İçindeki kırgınlığı bir türlü iyileştiremezsin. Her seferinde, o soğuk sessizlikle yeniden yüzleşirsin. Vefasızlık, yitip giden dostlukların, kırık umutların ve yarım kalmış sözlerin ağırlığıdır. Onca güzel cümle, onca içten dokunuş, hepsi sessizliğin içinde boğulup gitmiştir. Artık ne sözler anlam taşır, ne de gözlerdeki parıltı.
Fakat vefasızlık sadece bir karanlık değildir; aynı zamanda bir aynadır. Sana insanların gerçek yüzlerini gösterir. Kimi zaman da kendi yüzünü… Çünkü insan, vefasızlıkla karşılaşmadan vefanın kıymetini anlamaz. Tıpkı gecenin karanlığının, gündüzün aydınlığını hatırlattığı gibi.
Ama yine de her şeye rağmen, vefasızlığın öğrettiği bir şey vardır: Değer verenlerle yürümek, asıl olanın yanında kalmaktır. Çünkü gerçek vefa, terk edilen değil; terk edilmeyen yolda bulunur. Vefasızlık bir karanlıksa, vefa o karanlığa inat parlayan bir ışıktır. Ve bu ışık, yüreğinde hâlâ taşıyabilenler için yolunu aydınlatmaya devam eder.
Vefasızlık, yarım kalan hikâyelerin baş kahramanıdır. Ama unutma, senin hikâyen hâlâ devam ediyor. Ve o hikâyeyi aydınlatacak tek şey, içindeki vefayı koruyabilmendir.
Bu yazımızın özlü sözü de Albert Einstein dan olsun ‘’Bana hayır diyenlere şükran duyuyorum, hayatta kendim için ne başardıysam onlar sayesinde başardım’’ Bende şöyle söylüyorum Bana vefasızlık gösterenlere şükran duyuyorum, hayatta kendim için ne başardıysam onlar sayesinde başardım.
Çok doğru kaleminize sağlık
Duyguların derinliğini ve vefanın insan ruhundaki yerini etkileyici bir anlatımla yüreğe dokunarak yansıtıyor. Tebrikler.
tebrik ederim tam isabet
Çok haklisiniz vefa diyip vefasizlik yapiyorlat
Kaleminize yüreğinize sağlık Adem bey
Yine keyifli bir yazı olmuş👍
Duruşunu ve yaptıklarını her zaman örnek aldığım ve takdir ettiğim abimsin seninle gurur duyuyorum kaleme döktüğün Bu yazı ben de güzel bir Uyanış oldu çok güzel bir babanın güzel bir evladısın başarılarının devamını diliyorum.
Tebrikler kaleme aldığın için çok teşekkür ederim
kaleminize sağlık adem bey