Üç liderin akıl savaşı: Yalta Konferansı

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

2.Dünya Savaşı sürerken 3 büyük devletin liderleri bir barış için bir araya gelmeyi planlamıştı. Stalin-Roosevelt-Churchill bu konferans öncesinde ellerindeki tüm kozlar ile bu konferansa katılacaklardı. Bir tarafta yenilmez denilen Alman ordusunu kış generalin yardımıyla mağlup eden Stalin, bir tarafta Avrupa içinde direnen tek büyük güç olan Churchill, diğer tarafta ise okyanusun ötesinden gelerek Avrupayı kurtaran Roosevelt.

Konferansın yapılacağı, Kırım topraklarında bulunan Yalta’ya ulaşmak çok zorlu bir yolculuk ile olacaktı. En uzun yolculuğu ve en yorucu yolculuğu yapan ise Roosevelt olacaktı. 72 saatlik bir yolculuk sonrası ancak Sovyet topraklarına ulaşmıştı ve savaşta bu sırada hala devam etmekteydi. Şimdi ise Yalta’ya ulaşmak için önünde 5 saatlik bir araba yolculuğu vardı ve bu yolculuk vücuduna çocukken felç inen Roosevelt için adeta bir sancı içinde olacaktı. Roosevelt’in arabası ona özel olarak ayarlanmış ve en rahat ne şekilde yolculuk yapacaksa ona göre şekillendirilmişti.

İki lider Yalta’ya geldiklerinde onları Stalin karşılayacaktı ve onlara konferansın yapılacağı yerdeki iki sarayı tahsis etmişti. Stalin, bu iki lidere karşı üstünlüğünü nasıl taslayacağını çok iyi biliyordu. Onlara gerçek patronun kendisi olduğunu ve bu savaşta zafer kazanıldığında pastadaki en büyük payı kendisinin alacağını hissettirmişti. Stalin orada öyle bir şey yaptı ki, Roosevelt ve Churchill dahi buna çok şaşırmıştı. Hiçbir devlet limon bulamazken Stalin onlara birer kocaman limon ağacı getirmişti. Bu adeta bulunmaz bir değer gibiydi.

Konferans Stalin‘in üstün davranışları ile başladı ve bu diğer iki lideri de çok rahatsız etmişti. Süreç sonunda Almanya’nın nasıl paylaşılacağı ve en büyük toprakları kimin alacağı konusunda bir tartışmayı yine Stalin başlatmıştı.

Yalta Konferansı olarak tarihe geçen konferansta varılan anlaşmaya rağmen, Soğuk Savaş, iki yeni süper gücün dünyayı on yıllar boyunca ideolojik kamplara bölecek olan mücadelesi birkaç ay içinde başlamış olacaktı.

“Yalta’nın amacı, savaş sonrasında gerçekten barışçıl bir düzen kurmak idiyse eğer, o zaman konferans başarısız olmuştur” diye açıklıyor Boston Üniversitesi‘nden Profesör Andrew Bacevich ve ekliyor:

“Ama ABD ile SSCB’nin birbirine zıt hedefleri dikkate alındığında, hiçbir zaman bu amacın olmadığı söylenebilir.”

Sovyet lider Joseph Stalin ülkesini yeniden canlandırmakta kararlıydı. SSCB’yi korumak üzere etrafında bir tampon bölge oluşturacak şekilde Doğu Avrupa’da bir etki alanı oluşturmak amacıyla Yalta’ya gelmişti. Ayrıca yeniden bir tehdit haline gelmemesi için Almanya’yı bölmek ve oradan para, makine ve hatta insan gücü olarak alacağı büyük savaş tazminatlarıyla ülkesinin yeniden kalkınmasını sağlamak istiyordu.

Stalin, bunun için Batılı güçlerin onayını alması gerektiğini biliyordu.

Winston Churchill, Stalin’in amacını anlıyordu. Ekim 1944’te Moskova’da bir araya geldiklerinde, Avrupa’yı SSCB ve Batılı güçler arasında etki alanlarına bölme fikri üzerinde durmuşlardı. Churchill ayrıca Almanya’yı orta ve doğu Avrupa’dan süren Sovyet ordusunun Batı’da Müttefik güçlerden sayıca çok daha fazla olduğunu ve Stalin’in bu askerleri orada tutmaya karar vermesi halinde İngiltere’nin elinden bir şey gelmeyeceğini de biliyordu.

Ancak ABD Başkanı Roosevelt’in de kendi öncelikleri vardı. Savaş sonrası barışın teminatı olarak gördüğü Birleşmiş Milletler‘e SSCB’nin katılması için Stalin’in onayını almak istiyordu.

Roosevelt ayrıca Sovyetler Birliği’nin Japonya’ya savaş açmasını istiyordu. Savaşın gidişatı her ne kadar Japon imparatorluğu aleyhine dönmüş olsa da, Japon ordusu hala Pasifik’te ABD ordusuna büyük kayıplar verdiriyordu. Japon adalarının kanlı işgali konusunda endişeler ABD’nin stratejik planları üzerinde gölge oluşturuyordu.

Aykut FİLİZ

Takip Et
Bildir
guest
Kimse görmeyecek. Yorumunuza cevap yazıldığında bildirim almak için. (İsteğe Bağlı)

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
0
Habere yorum yapabilirsiniz.x