TÜRKİYE’DEKİ SİYASİ İTTİFAKLARIN GELECEĞİ

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Burak Çağatay MUTİ

Malumunuz olduğu üzere ülkemizin siyasi gündemi her daim hareketlidir. Bu; birden fazla sebebi olan bir meseledir. Zira siyasi gündemdeki hareketlilik Türkiye’nin kuruluşundan itibaren her daim zirvede olan bir durumdur. Ancak bu hareketli siyasi gündem son 19 yıldır ülkedeki statikocu düşünce yapılarını ve siyasetteki güç dengelerini temelinden sarsan bir seyir halinde.

 

19 YIL…. Dile kolay… Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN önderliğindeki Adalet ve Kalkınma Partisi, bütün siyasi dengelere ve statikolara adeta meydan okuyarak çıktığı yolda Dünya’da bile pek az siyasi partinin başarabildiği bir siyasi başarıya imza atarak 19 yıllık kesintisiz bir iktidar dönemi yaşıyor. Bu; eğer ki ülkemizin tek partili siyasi hayatını saymazsak pek yaşanan bir durum değil. Öyle ki modern Dünya’nın siyasi tarihine baktığımızda da meşru seçimlerin yapıldığı ve demokrasinin tüm unsurlarıyla faal olduğu ülkelerde bile böylesine bir siyasi istikrar ve başarıyı gösterebilen siyasi parti sayısı yok denecek kadar azdır.

 

Kuşkusuz Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 19 yıl boyunca girdiği her seçimden başarıyla çıkması ülkenin siyasi dengelerinde de daha evvel eşi benzeri görülmemiş açılımlara sebebiyet verdi. Bu durumu şöyle izah edeyim: sizce bir milliyetçi bir solcuyla veya bir solcu bir muhafazakarla aynı siyasi çizgiyi paylaşabilir mi? Cevap kuşkusuz kocaman bir HAYIR. Zira geçmişten beri CHP ile muhafazakar partiler ve milliyetçiler hep siyasi anlamda rakip olmuşlardır. Çünkü bu rekabet ideolojik temellere dayanmaktadır. Milliyetçiler için her daim en büyük siyasi düşman, onların siyasi görüşü ile taban tabana zıt olan solcular olmuştur. Yine muhafazakarlar için geçmişte camileri ve ve muhafazakarları aşağılayan solcular en kesin siyasi rakiptir. Bu siyasi rekabet suni sebeplere değil ideolojik sebeplere dayandığı için de keskin çizgilere sahiptir. Ancak günümüzde ise tüm bu düşünceleri tepetaklak eden bir siyasi ittifak var.

 

Bildiğiniz üzere CHP-İyi Parti-Saadet arasında filizlenen ittifak artık git gide sağlamlaştı.  Ancak bu durum şüphesiz bu partilerin tabanları tarafından hoş karşılanmıyor. Zira MHP’den çeşitli sebeplerle ayrılan ve İyi Parti’ye geçen milliyetçi kişiler arasında CHP ile iyice belirginleşen ittifak ve CHP ile HDP arasında olan yakın ilişkilerin CHP tarafından kesilmemesi belirgin bir memnuniyetsizliğin fitilini ateşliyor. Yine ömrü boyunca CHP’ye bir kez bile oy atmamış Saadet Partisi seçmeni için şimdi CHP ile olan bu yakın ilişki büyük bir memnuniyetsizlik sebebi. Ancak seçmenin göremediği görse de kabullenmek istemediği bir gerçek var: o da bu ittifakın seçmen odaklı değil siyasi konjektür odaklı olduğudur. Zira burada temel sebep benzer siyasi görüşe sahip partilerin tabanları arasında bir kaynaşma sağlanması değildir. Sebep Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 19 yıllık siyasi iktidarına son verebilmektir. Ancak bu partilerin yetkililerinin unuttuğu bir şey var ki o da seçmen odaklı olmayan siyasi ittifakların pek uzun ömürlü olamayacağıdır. Türkiye’de ve Dünya’da bunun örnekleri çoktur. Tabandaki bu memnuniyetsizlikler eninde sonunda parti yöneticileri tarafından görmezden gelinemeyecek boyuta gelecek ve bu partiler taban desteğini kaybetmek ile ittifakı sonlandırmak arasında bir seçim yapmak zorunda kalacaklardır.

 

Ancak Adalet ve Kalkınma Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisi arasındaki siyasi ittifak ile neredeyse bunun tam zıttı konumunda. Çünkü bu ittifak hem siyasi anlamda iki partinin de elini güçlendiriyor, hem de siyasi yönelimleri oldukça benzer olan parti tabanları ve seçmenleri arasında memnuniyetli karşılanıyor. Hal böyle olunca iki büyük ittifakın hangisinin daha uzun ömürlü olacağını söylemek zor değil elbette…

Takip Et
Bildir
guest
Kimse görmeyecek. Yorumunuza cevap yazıldığında bildirim almak için. (İsteğe Bağlı)

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
0
Habere yorum yapabilirsiniz.x