Normatif çözümler ışığında Türkiye’de mülteci sorunu

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

2011 yılından bu yana Suriye’de başlayan savaş nedeniyle Türkiye’ye ciddi bir göç dalgası başladı. Türkiye’nin coğrafi konumu istikrarsız ve muktedir güçlerin savaş alanı olan mahut adıyla Ortadoğu ile muasır medeniyet durumundaki Avrupa’nın tam geçiş güzergahında kritik bir noktada olması hasebiyle özellikle 2018 yılına kadar ciddi ve kitlesel göçler söz konusuydu. Ancak Türkiye’nin Suriye’de geliştirdiği yeni politik bakış ve ortaya koyduğu refleksler 2018 sonrası Suriye’den gelen mülteci sayısının ciddi oranda azaltmış ve özellikle İdlib konusunda takındığı siyasi tavır 3 milyondan fazla yeni mültecinin gelişini engellemiştir.(Ülkemize göç eden Suriyelilerin statüsü mülteci değil geçici sığınmacıdır ama daha çok ifade mülteci sorunu olarak değerlendirildiği için bizde mülteci ifadesi kullanacağız).

Özellikle son zamanlarda hem genel siyasette hem de hafif yoğunluklu yerel siyasette mülteci sorunu uç noktalarda ve şovenist bir dille ele alınmaya başlandı. Ancak bu durum sorunun çözümüne dair bir reçete olmaktan ziyade mevcut seçmeni konsolide etmek ve oy pratiği oluşturmak adına yapılan bir eylem olarak gözükmekte. Sorunun çözümüne dair şovenist yaklaşımlar normatif çözümler oluşturmaktan uzak ve reei politik açısından kifayetsizdir.11 yıldan bu yana Türkiye’de mültecilerin durumu birçok evreden geçti. Halihazırda göç idaresi tarafından açıklanan son verilerde (28.04.2022) Türkiye’de Suriyeli mülteci sayısı 3.762.686 olarak gerçekleşmiştir. Aslında gerçek olan şu ki 2018 yılında 3.426.786 olarak açıklanan veri ışığında son 4 yıldır Suriyeli mülteci sayısı önceki yıllara nazaran daha az artış göstermiştir. İlk yıllarda savaşın daha kasvetli oluşu ve Türkiye’nin izlediği açık kapı politikası mülteci sayını 7 yıl gibi bir sürede 3.5 milyon sayısına yaklaştırmıştır.


Her ne kadar son 4 yılda ülkemize çok fazla mülteci akını olmasa da süreç içerisinde özellikle pandemi kaynaklı ekonomik zorluklarda bir ölçüde Suriyelilere tahvil edilmiş gibi gözükmekte. Bu sebepledir ki halkın belli bir kesimi, özellikle bazı ekonomik zorlukların kaynağı olarak Suriyeli mültecileri görmektedir. Özellikle konut fiyatları, kaçak ve ucuz işgücü yoluyla iktisadi dengeyi bozdukları argümanıyla mülteci konusuna hücum etmektedirler. Hiç şüphesiz bunda haklılık payları mevcuttur zira önceleri mülteci konusuna sıcak bakan ciddi bir kitlede ‘misafirlik yeter artık’ moduna girmiş vaziyette. Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanının 1 milyon mülteciyi geri gönderme planı toplumun büyük bir kesimi tarafından olumlu karşılanmıştır. İktisadi sorunlar yanında demografik dengesizlikte ileriye dönük ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle bazı illerimizde nerdeyse Suriyeli nüfus ile Türk nüfusu eşitlenmiş vaziyettedir. Mevcut durumda Suriyeli mültecilerin % 80’lik kısmı toplam 10 vilayette birikmiştir. Yaşanan bu süreç yakın zamanda siyasi bir krize dönüştüğü gibi sonrasında toplumsal bir krize dönüşme potansiyeline de sahiptir.


Ancak madalyonun öbür yüzde ihmal edilmemelidir ki özellikle iktisadi yapımıza eklemlenmiş mültecilerin varlığı şuan bazı alanlarda hayati bir durumdadır. Bilhassa Anadolu köylerinde çoban olarak çalışan kişiler neredeyse tamamen Afganlılardan oluşmaktadır. Açıkçası yıllara baliğ olduğu şekliyle Afganlıların olmadığı bir Türkiye’de sürüleri otlatacak çoban bulmak mümkün olmayacaktır. Mamafih Suriye’den gelen tüccar mülteciler Türk mallarının Orta Doğu’ya ihracının hızlandırarak o bölgeyle olan ticareti bambaşka bir boyuta taşımıştır. Mersin , Hatay gibi liman ve Gaziantep gibi sınır vilayetlerde ticari hacim kriz öncesine göre yer yer 20 katına kadar çıkmıştır. Ticaret Odalarından alınan veriler ışığında Suriye menşeili şirket sayısı kriz öncesi döneme göre nerdeyse 10 katına kadar çıkmıştır.

Türkiye hem dini hem tarihi hem de coğrafi hassasiyet denkleminde sürecin tüm zorluklarını iliklerine kadar hissederken mülteci konusunda ilk sorumlu davranışı sergileyerek 1951 Cenevre sözleşmesini hayata geçiren Avrupa bu işin neresindedir? . Açıkça ifade etmek gerekirse Avrupa bu işin sadece demogojisindedir. Özellikle 2016 yılında Avrupa ile yapılan geri kabul anlaşmasında maalesef Avrupa üzerine düşen ve taahhüt ettiği hiçbir şeyi neredeyse yerine getirmemiştir. Nakdi yardım, vize serbestisi, gümrük birliği anlaşmasının güncellenmesi gibi vaatler maalesef hep askıda kalmıştır. Türkiye’nin göç yolları üzerinde bulunması bu anlamda ülkemizi adeta tampon bölge olarak gören Avrupa’yı bir anlaşmaya zorlasa da maalesef sonuç vermemiştir. Avrupa mülteci konusunda tamamen pragmatist bir düşüncededir. Hatta kendi içlerinde dahi kategorize olmuş vaziyetteler zira Amnsty International verilerine göre Avrupa’daki mültecilerin % 85’lik dilimi fakir Avrupa ülkelerinde yaşamaktadır. Aslında Avrupa Türkiye’nin taleplerini karşılama noktasında ortaya koyduğu değişken tavırla ciddi bir risk altına girdiğini tam idrar edebilmiş değil Pandemi gösterdi ki son derece hassas bir iklimde yaşam süren Avrupa ilk olumsuzluk durumunda gardı hemen düşen çaresiz bir topluluk, toplum adrenalinde o kadar uzak bir yaşam sürmekteki olaylara intibak süresi bu anlamda son derece uzun. Peki böyle bir ortamda sınır kapılarını açıyorum diyen bir Türkiye yaşlı ve reflekslerini yitirmiş kıta Avrupa’yı ne hale getirir. Böyle bir durum gerçekten Avrupa’nın çöküşü ve dünyada kartların yeniden karılmasına dahi sebebiyet verebilir. Bu sebeple Türkiye’nin yükü muhakkak hafifletilmelidir.


Sonuç olarak ; mültecileri ilticaya zorlayan nedenler öncelikli ve ivedi bir şekilde ortadan kalkmalıdır. Zira bu hamle en büyük yırtığın yamalanması demektir. Sonrasında BM daha yoğun bir insiyastif alarak özellikle güvenli bölge teşkil etmeli mülteciler bu bölgede barındırmalı ve bu projenin giderleri devletlere adil olarak pay edilmelidir. Bununla beraber mülteci sayısı ülkelerarasında optimum düzeye getirilmelidir aksi takdirde sorunun altında ezilen ülkeler yeni sorunlara sebebiyet verecektir. Bu süreçte BM ve AB gibi topluluklar daha samimi inisiyatif almalı arabulucu ve uzlaştırıcı kimlikleriyle sorunun çözümüne katkı koymalıdır.


Esen Kalın…

Takip Et
Bildir
guest
Kimse görmeyecek. Yorumunuza cevap yazıldığında bildirim almak için. (İsteğe Bağlı)

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
0
Habere yorum yapabilirsiniz.x