İsrail’in kendine vadedildiğini söylediği topraklar: Arz-ı Mev’ud

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Öncelikli olarak Arz-ı Mev’ud teriminin ne olduğundan bahsetmek gerek. Yahudiler, Arz-ı Mev’ud söyleminin Eski Ahit(Kitâb-ı Mukaddes) kitabında geçtiğinden bahsederler ve olayı kutsal kitaplarında şöyle tabir ederler. Kitâb-ı Mukaddes’te Hz. İbrâhim’e yapılan vaadde, “Mısır ırmağından(Nil Nehri) büyük ırmağa(Fırat Nehri) kadar olan bölge” Yahudilere vadedilmiş topraklar olarak belirtilir.

Arz-ı mev‘ûdla ilgili ilk ahid, Rab Yahova ile Hz. İbrâhim arasında yapılmıştır. Hz. İshak ve Hz. Ya‘kūb ile de bir ahid yapılmıştır. Rab Hz. İshak’a vaadini şu şekilde bildirmektedir: “Mısır’a inme, sana söyleyeceğim memlekette otur, bu diyarda misafir ol, seninle olacağım, seni mübarek kılacağım, çünkü bütün bu memleketleri sana ve zürriyetine vereceğim ve baban İbrâhim’e ettiğim yemini pekiştireceğim ve senin zürriyetini göklerin yıldızları gibi çoğaltacağım, zürriyetine bütün bu memleketleri vereceğim, yerin bütün milletleri senin zürriyetinde mübarek kılınacaklar, çünkü İbrâhim sözümü dinledi ve tenbihlerimi, emirlerimi, kanunlarımı ve şeriatlarımı tuttu” Şu halde vaadin tahakkuku, Allah’ın emirlerini, kanun ve şeriatını tutmaya bağlıdır.

Yahova tarafından Hz. Mûsâ’ya çizilen doğu sınırı Taberiye ve Lut göllerinin doğu tarafındaki bölgeyle sınırlı kalmaktadır. Doğu sınırının Fırat’a kadar uzatılması ideal ölçülere göredir ve yahudi tarihinde hiç gerçekleşmemiştir. İsrail tarihinin en parlak dönemi Hz. Süleyman devri olmasına, Hz. Süleyman’ın “Irmaktan Filistîler diyarına ve Mısır sınırına kadar bütün ülkeler üzerinde saltanat sürdüğü” belirtilmesine rağmen krallığın doğu sınırı asla Fırat’a varmamıştır.

Hz. Mûsâ ile de bir ahid yapılmıştır. “Bunun için İsrâiloğulları’na söyle. Ben rabbim. Sizi Mısırlılar’ın yükleri altından çıkaracağım…, sizi kendim için bir kavim olarak alacağım ve size Allah olacağım… ve İbrâhim’e, İshak’a Ya‘kūb’a vermek için yemin ettiğim diyara sizi getireceğim ve onu size miras olarak vereceğim”

İlk olarak Hz. Musa, kavmi ile Kızıldeniz’i aşarak Mısır’dan çıkış yapmıştır. Eski Ahit kitabında da buna değinilmiştir ve İsrailoğulları için süreç böylece başlamıştır. Bu uzun yolculukta Hz. Musa, yolda kavmiyle Kenan diyarına giderken vefat etmiştir ve kavmine Kenan diyarına(şimdiki Filistin topraklarına) gitmelerini söylemiştir. Bu kadim topraklara vardıklarında ise buranın onlara yurt olarak Rab tarafından verildiğini söyleyerek burayı kendilerine yurt edinmişlerdir.

Tarihsel süreç böylece başlamış ve günümüzde üçüncü kez kurulan Yahudi devleti olan İsrail, bugün tamamen dini olarak yönetilen bir ülke konumundadır. Şu an yönetimde kim olursa olsun devlet bugün mesihçi bir tayfa olan CHABAD’ın kontrolünde yönetiliyor. CHABAD, dünyada da çok etkin olan bir Yahudi dini hareketidir.

Şu an İsrail’in tüm amacı Fırat’tan Nil Nehri’ne kadar uzanan ve onlara vadedildiğini her seferinde dillendirdikleri o topraklarda büyük bir İsrail devleti kurmak. Bunun için yıllardır Mescid-i Aksa bölgesinin altını kazarak oradaki “Kubbet’üs Sahra” ve “Kıble Camii” gibi yapıların yıkılmasını sağlayıp, yerine “Süleyman Mabedi” inşa etmek çabasındalar. Büyük İsrail projelerini gerçekleştirmek için önce Gazze ardından Batı Şeria’yı alarak yavaş yavaş emellerine ulaşmak istiyorlar. Sırf bu yüzden oralardaki Filistin halkını zorunlu göçe tabi tutuyorlar.

lginç olan 1948 savaşında Araplar, İsrail’den çok daha güçlü olmasına rağmen savaşı kaybetti. Bunda tabiki o dönemde İngiltere ve ABD desteğini azımsayamayız. Eğer ki o gün Arap devletleri aralarında problem yaşamasaydı belki de bugün İsrail devletini görmüyor olacaktık. Arap devletleri bölgede nedense İsrail’e karşı hiçbir savaşta net olarak bir bütün haline gelememişler. Bugün gelinen noktada ise belki bir şeylerin farkına varırlar ve bölgede güçlü bir İsrail istemezler.

İsrail’e büyük destek veren ABD, büyük bir bataklığa batacağını anladı ve bölgede istikrar istediğini söyledi. Geçtiğimiz günlerde bölgeye “Felluce Kasabı” olarak bilinen generali göndermişlerdi ve o da İsrail’in Gazze’ye yapacağı herhangi bir kara saldırısının onlar için kötü sonuçlanacağını belirterek bir savaşa girmenin ABD’yi de kötü etkileyeceğinin farkına vardı.

Son olarak, ABD gerek ekonomik gerekse de askeri açıdan batmanın eşiğine geldi. Büyük bir savaşı göze alamayacak kadar kötü bir haldeler. Eğer bir savaşa girerlerse bunu halklarına nasıl anlatırlar o da belirsiz. İsrail’de de Netanyahu’ya karşı bir halk isyanı yavaş yavaş başlamış bulunmakta. Gazze’de çok fazla duramazlar ve çekilmek zorunda kalacaklardır. Bekleyip göreceğiz.

Kaynakça: Kitab-ı Mukaddes,(Çıkış, 6/4), (Tekvîn, 26/2-5), (Çıkış, 6/2-8)

Aykut FİLİZ

Takip Et
Bildir
guest
Kimse görmeyecek. Yorumunuza cevap yazıldığında bildirim almak için. (İsteğe Bağlı)

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
0
Habere yorum yapabilirsiniz.x