İlk ateist devletin kurucusu diktatör: Enver Hoca

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

20 Şubat 1991 günü binlerce öğrenci Arnavutluk’un başkenti Tiran’daki İskender Bey meydanında toplanarak, 6 yıl önce ölen Enver Hoca’nın heykelini devirirken hocanın da yıllarca sürdürdüğü düzenin yerle bir olduğu açık bir şekilde ortadaydı.


41 yıl boyunca Arnavutluk’u diktatör olarak yöneten Enver Hoca, 1985 yılında bir kalp krizi neticesinde öldüğünde geriye sosyal, kültürel ve ekonomik bir enkaz bırakmıştı.


Enver Hoca 16 Ekim 1908’de, o zaman Osmanlı Devleti’ne bağlı olan Arnavutluk’ta, Bektaşi Arnavut bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Bektaşiliğe sıkı bağlı olan babası Halil Efendi tarafından kendi adıyla beraber ona, o zaman Balkanlarda namı bir efsaneye dönüşen, İttihat ve Terakki Parti’sinin parlayan ismi, Enver Paşa’nın adı verildi. 16 yaşında katıldığı bir miting nedeniyle hapse atıldı. Arnavutluk o günlerde İtalya destekli özgün bir kral olan, Galatasaray lisesi mezunu Ahmet Zogo tarafından yönetiliyordu. Enver Hoca kısa bir süre hapiste kaldıktan sonra 1930 yılında yüksek eğitim için Fransa’ya gitti. Lisede alt yapısını edindiği komünizmi Fransa’da iyice benimsedi.


Enver Halil, 1936 yılında Arnavutluk’ta Fransızca öğretmenliğine başladı. O, bu görevdeyken 1939 yılında Mussolini yönetimindeki İtalya, Arnavutluk idaresinin askeri ve ekonomik borçlarını bahane ederek 100 bin kişilik bir orduyla Arnavutluk’u fiilen işgal etti ve Kral Ahmet Zogo’yu sürgüne gönderdi. İşgalden sonra Hoca, öğrencileri arasında komünizmi yaydığı gerekçesiyle öğretmenlikten uzaklaştırıldı. İşsiz kalan Enver Halil, Tiran’da bir tütün dükkânı açtı.


Nazi Almanya’sının SSBC’ye savaş açmasıyla harekete geçen 130 kişi, 8 Kasım 1941’de Arnavutluk’taki komünist unsurların büyük bir kısmını birleştirerek Arnavutluk Emek Partisi’ni kurdu. Parti genel sekreterliğine bu görevi ölümüne dek yürütecek olan Enver Hoca seçildi.


Partinin kurulmasıyla beraber faşizmi benimseyen İtalya işgaline karşı ciddi bir direniş başladı. Enver hoca yönetimindeki “Partizan” denilen, SSCB’de ve Yugoslavya’da da benzerleri olan halk destekli, düzensiz birlikler, bu direnişin ana unsuruydu.


1943 yılında İkinci Dünya Savaşı çerçevesinde Müttefikler grubu İtalya’yı işgal etti ve İtalya’da faşizm idaresi çöktü. Partizan birlikleri bunu fırsat bilerek İtalya’yı Arnavutluk’tan çıkardı. Müttefik devletlerin Balkanlar’dan çıkarma yapmasından çekinen Almanya, Partizan birliklerini dağlara çekilmeye zorlayarak Arnavutluk’u işgal etti.


1944 yılında Arnavutluk Emek Partisi himayesinde bir kongre toplandı ve kongrede 13 kişilik bir Ulusal Kurtuluş Komitesi kuruldu. Komite işgalden kurtarılan şehirleri idare edecekti. Komite başkanlığına ve bir süre sonra düzenli orduya dönüşecek Partizanların komutanlığına Enver Hoca seçildi.
Enver hoca, 1946 yılında kurulan Arnavutluk Sosyalist Halk Cumhuriyeti’nin başına seçildi. Katı bir komünizm yanlısı olan Enver Hoca, merkeziyetçi bir yönetim kurdu. Devlet idaresinde sıkı sıkıya bağlı olduğu Stalin’in öğretilerini örnek alan Hoca, SSCB’nin gizli istihbarat örgütü olan KGB’ye benzer Arnavut “Sigurimi” teşkilatını kurdu ve bu teşkilat Arnavutluk’un her tarafına yayıldı.


Enver Hoca, idaresinin ilk yıllarında yine bir komünist olan Tito başkanlığındaki Yugoslavya ile iyi ilişkiler içindeydi. İtalyan ve Alman işgaline karşı Arnavutluk’a birçok yardımda bulunan Yugoslavya ile ilişkiler Tito’nun Stalin’i eleştirmesi ve onun öğretilerinden kopması ile bozuldu. Stalin’in ölümüyle, Stalin’i eleştiren ve SSCB’de farklı bir idare tarzı güden Kruşçev’i suçlayan Enver Hoca, diplomatik olarak Mao yönetimindeki Çin’e yaklaştı.


Birçok Ortodoks, Katolik rahip ve Müslüman din adamı çeşitli nedenlerle öldürüldü, hapsedildi, taş ocaklarında çalıştırıldı. Dini kurumların hepsi yasaklanarak mal varlıklarına el konuldu. Dini simge, sembolleri çağrıştıran her türlü kişi ve kurum ismi yasaklandı. Arnavutçadan, Osmanlı Türkçesine ve Arapçaya ait kelimeler çıkartıldı.


Cami ve kiliseler yakılarak ve yıkılarak ortadan kaldırıldı. Geride kalanları depo, spor salonu, kültür merkezi ve ahır olarak kullanıldı. Özellikle Tiran’da bulunan Ethem Bey Camisi dinsizlik müzesi yapıldı. Ramazan orucu, cemaatle namaz ve dini bayram kutlamaları engellendi, hatta Müslümanların sünnet olmalarına dahi müdahale edildi.


Mao’nun ölümüyle Çin komünizmini de komünizme ihanet etmekle itham eden Enver Hoca ülkesini tamamen dışa kapattı. Zaten Arnavut vatandaşların yurtdışına çıkışları yasaktı. Komünizm haricinde tüm fikirleri ülkesinde yasaklayan Enver Hoca, muhaliflerini SSCB etkisindeki dönemde Yugoslavya ajanı, Çin etkisindeki dönemde SSCB ajanı, dışa kapalı son dönemde de batı ajanı olmakla itham etti. Muhaliflerin bir kısmı öldürüldü, bir kısmı taş ocaklarında çalıştırıldı, bir kısmı uzun süre hapsedildi.
Arnavutluk idaresinde uzun yıllar demir yumrukla halkına kan kusturan Enver Halil Hoca, 1985’in 11 Nisan’ında öldü. Önce Tiran’da şehitliğe gömülen Enver Hoca, 1991 yılında şehir mezarlığına taşındı.

Kaynak: GZT


Aykut FİLİZ

Takip Et
Bildir
guest
Kimse görmeyecek. Yorumunuza cevap yazıldığında bildirim almak için. (İsteğe Bağlı)

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
0
Habere yorum yapabilirsiniz.x