Formula 1 efsanesinin yarım kalan hikayesi: Ayrton Senna

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

21 Mart 1960 tarihinde Sao Paolo’da dünyaya geldi Ayrton Senna. Alışılmış sporcu ailesi profilinin aksine varlıklı bir ailenin çocuğuydu. Brezilya gibi bir yerde, futbola değil de motor sporlarına yönelecek kadar varlıklı bir aileden bahsediyoruz. Sürat, rekabet ve adrenalin hissi her zaman onu tahrik ediyordu ama F1 Şampiyonluğunu hayal etmeye başlamasını bir isme borçlu: Emerson Fittipaldi Fittipaldi, 1972 yılında F1 Dünya Şampiyonu oldu. 25 yaşındaki tattığı bu zafer, onu F1 tarihinin en genç şampiyonu yapmıştı. Bu gösterişli başarı, Senna’nın aklını çeldi.

Fitiipaldi’yi gören Senna durur mu, yapıştırdı cevabı: Ben de dünya şampiyonu olacağım, Fittipaldi’den daha iyi bir pilot olacağım. Fittipaldi’yi kendisine rakip olarak belirledikten sonra yarışlara katılmaya başladı. 1973’te, yani Fittipaldi’nin şampiyonluğundan sadece bir yıl sonra Sao Paulo’da ilk zaferini yaşadı. Brezilya birinciliklerinin ardı arkası kesilmedi ancak dünya derecesi 1980’e karar gelmedi. 1980’de dünya ikincisi oldu. Bundan sadece 4 yıl sonra ise Toleman-Hart takımıyla Formula 1 kariyeri başladı. 1985’te Lotus’a transfer olur ve Portekiz Grand Prix’inde ilk yarışını kazandı. Günümüzde hala Monaco Grand Prix’inde yapılan en hızlı tur süresi Ayrton Senna’ya aittir.

Kazanmak için her şeyi yaptı ancak hiçbir zaman itici olmadı. Bu özelliğini, bizzat ikna ederek emeklilik kararından döndürdüğü en büyük rakibi Alain Prost anlatıyor… “Aramızda gerçek bir rekabet vardı. Genel anlamda rekabetimizin pozitif olduğunu söyleyebiliriz. O zamanlar insanlar ya Prost yanlısı ya da Senna yanlısıydı. İkimizi birden destekleyeni görmedim. Sonuç olarak dünyanın en iyi düşmanlarıydık. Prost, Senna’ydı; Senna da Prost’tu. Kariyerlerimiz birbirinden ayrılamaz. Senna öldüğünde, bir yarımı kaybettiğimi hissettim.”

Ayrton Senna hakkında bazı şeylerin kafanızda daha netleşmesi için şu sözlere kulak vermeniz daha iyi olacaktır. “Benim için en kötü derece ikinciliktir. İkincilik diye bir şey yoktur. İkinci bitiren, kaybedendir. Eğer ikinci olursam mutlu olmam. Ve eğer son sürat döndüğüm bir virajda, ölümle burun buruna gelecek ve adrenalinim tavan yapacak kadar hızlı değilsem, bu spora veda edeceğim gün gelmiş demektir. Tekerlekli sandalyede yaşlanmak yerine 300 km/h ile duvara çarparak ölmeyi tercih ederim” Kendine has bu agresif sürüş tarzı, sonunu getirdi Senna’nın.

30 Nisan 1994 tarihinde Ayrton Senna Williams Takımı ile gerçekleştirdiği üçüncü yarışının sıralama turları için piste çıkacaktı. Roland Ratzenberger de sıralama turuna çıkacaktı. Senna 1:21.548 ile ilk turunu tamamlamış padoka dönmüştü. Ancak geldiğinde televizyonda gördüğü manzara onu derinden yaralamıştı. Roland Ratzenberger Villeneuve virajını alamadı; neredeyse dik açıyla karşı bölümdeki beton bariyere çarptı. Aracın sürücü bölümü zarar görmemiş olsa da çarpmanın etkisi bazal kafatası kırığına neden oldu ve Ratzenberger ağır bir şekilde yaralandı. Doktorlar Ratzenberger’e müdahale ederken sıralama turları durduruldu. Yaklaşık 25 dakika sonra mücadele yeniden başladı ancak Williams ve Benetton’un da içinde olduğu takımlar sıralamalara devam etmedi. Olayların ardından hastaneden yapılan açıklamada Ratzenberger’in kazadaki yaralanmalara bağlı olarak hayatını kaybettiği duyuruldu. 1 Mayıs 1994 tarihinde Ayrton Senna attığı tek tur ile Pole pozisyonundan yarışa başlamıştı. Ancak yarışın başlamasıyla birlikte motoru çalışmayan Benetton sürücüsü J. J. Lehto pist üzerinde kaldı. Arka bölümden kalkan Pedro Lamy, görüş açışı diğer araçlar tarafından kapatılınca Lehto’nun Benetton’unu göremeyerek arkadan çarptı. Çarpışmanın etkisiyle aracın lastikleri ve gövdeden parçalar koptu. Kazanın ardından güvenlik aracı piste girdi ve 5 tur boyunca pistte kaldı. Yarışın 7. turuna gelindiğinde Ayrton Senna 306 Km/sa hızla Tamburello virajına yaklaştı. Ancak daha önce söylediği gibi direksiyonu döndüremedi ve o hızla pistten çıktı. Yaptığı son bir hamle ile hızını 218Km/sa’ye kadar düşürmeyi başarmıştı. Ancak bu kötü sonu değiştiremedi. Kazanın hemen ardından Senna’nın hareketsiz ve bir yana kaymış görüntüsü, ciddi bir yaralanma olduğunu haber veriyordu. Pist görevlilerinin acil müdahale denemeleri, helikopter görüntüleriyle tüm dünyaya yayınlanmaktaydı. Yakın çekimlerde, tedavi bölgesinde kan izleri görülmekteydi. Bu sırada Senna’nın başını hafifçe hareket ettirmesi spikerlerin dikkatini çekmiştir. Senna’nın kafasındaki gözle görülür yaralanma, sağlık ekibinde ciddi bir beyin travması şüphesi doğurdu. Kazadan 1 dakika 9 saniye sonra yarış tamamen durmuştu.

Kazadan yaklaşık 10 dakika sonra, Larrousse takımı bir hata sonucu, pilotlarından Érik Comas’a piste geri dönme onayı verdi. Halbuki yarış hâlen kırmızı bayraklarla durdurulmuş durumdaydı. Helikopterin kaza alanını yayınladığı sırada Comas’ın aracının sesleri pistte yankılanmaktaydı. Eurosport yorumcusu John Watson bu olayı “hayatımda gördüğüm en saçma yanlışlık” şeklinde yorumladı. Pistteki görevliler Comas’ın yoluna devam ederek kaza bölgesindeki çalışmalara karşı bir tehdit oluşturmasını engellemek için büyük çaba sarf etti. Viraja hızla giren Comas’ın önüne geçen güvenlik ekibi aracını durdurdu. Ayrıca 1992’de Senna kaza yapan Erik Comas’a yolun ortasında aracından fırlayarak yardım etmiştir. Comas bir röportajında Senna’nın olay sırasında aracını terk edip kendisinin aracına koşarak aracın motorunu kapattığını anlatmıştır. Ve Erik Comas, Senna eğer Erik için durmayıp aracın motorunu kapatmamış olsaydı aracın alev alıp patlayabileceğini yani Senna’nın hayatını kurtardığını anlatmıştır.

Ölümü, Formula 1’in ve pilotların kaderini değiştirdi. O dönem virajlarda lastik bariyerler yoktu. Dolayısıyla her kaza ölümcül olabiliyordu. Senna gibi bir değerin, lastik bariyerler olsa ölmeyecek olma ihtimali tüm F1 camiasını derinden yaraladı. Hemen ertesinde Grand Prix Sürücüler Birliği yeniden kurulur ve sürücü güvenliği yasaları elden geçirilir.

O yarıştan sonra bir devrim yaşandı ve pistlerde virajlara lastik bariyeler konuldu. Trajikomik olsan ise, bu düzenlemenin aslında birkaç aydır konuşuluyor olması ve ölmemesi halinde o yarıştan sonra Senna’nın Grand Prix Sürücüler Birliği’nin başına geçecek olmasıydı…

Emerson Fittipaldi ile defteri cezasine kapattı. Senna’nın cenazesi, Fittipaldi’nin tüm şampiyonluklarından ihtişamlı oldu. Brezilya’da yüzbinlerce insan sokağa döküldü O gün bir kez daha anlaşıldı ki, Brezilya tarihinin en büyük figülerinden olmuştu artık. Sıradan bir sporcudan daha fazlasıydı. Kitlesi bu kadar geniş olunca, etkisinin de geniş olması için eğitime el attı. Hayattayken başlattığı fon, ölümünün ardından da devam ettirildi ve muhtaç çocukların eğitimi için harcandı. Brezilya’nın bugünkü eğitim seviyesi, Senna’ya çok şey borçludur.

KAYNAK: GZT

Aykut FİLİZ

Takip Et
Bildir
guest
Kimse görmeyecek. Yorumunuza cevap yazıldığında bildirim almak için. (İsteğe Bağlı)

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
0
Habere yorum yapabilirsiniz.x