Cumhuriyete uzanan o yolun hikayesi: Türkiye Cumhuriyeti

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yıl 1921, Sakarya Meydan Muharebesi‘nin en hararetli olduğu anlar

Komutanların olduğu çadırda büyük bir gergin bekleyiş, yitip gitmiş umutlar ve çaresizlik hakimdi. İsmet İnönü, bir köşede uzanmış dinlenirken içeri o an bir asker girer ve elindeki kağıttan savaşın gidişatının daha da kötü olduğunu belirten o yazıları okur. İçerideki tüm üst düzey komutanlar savaşın kaybedildiğine ve artık buradan dönüşün olmadığına inanmışlardır ama 1 kişi hariç, Mustafa Kemal Paşa

O gün Sakarya Meydan Muharebesi’nde, sadece 1 kişinin bu mücadelenin kazanılacağına olan inancı, tüm Anadolu coğrafyasının bu mücadeleye karşı olan inancını daha da büyütmüştür. Zafere giden yolda artık bu inanç ile bir millet küllerinden yeniden doğuyordu. Sırasıyla bir milletin Kurtuluş Savaşı, başarılı taarruzlarla adeta bir destan yazıyordu. Kazanılan bu zaferler ile artık düşman yurttan atılmıştı. Şimdi gereken ise ülkenin; ekonomik, askeri, eğitim, kültürel ve siyasi açıdan güçlendirilmesine gelmişti. Mustafa Kemal Paşa, daha Sakarya Meydan Muharebesi’nin sürdüğü anlarda, ülkenin yönetim şeklinin ne olacağını, ne şekilde ekonomik olarak kalkındırılacağını, artık savaştan sonra yeni kurulacak olan ülkenin dış siyasette komşularıyla olan ilişkilerini her şeyi kafasında düşünmüştü.

Ülke artık düşman işgalinden kurtarılmıştı ve şimdi sırada bir Lozan Antlaşması süreci vardı. Tarihçilerin birçoğunun hemfikir olduğu gibi, Lozan bu kurulacak olan cumhuriyetin tapusu idi. Lozan’da yapılan görüşmeler, ileride ilan edilecek cumhuriyetin bir başlangıcıydı. Lozan’da yapılan görüşmeler bir süre sonra sonuç vermeye başlamıştı ve yavaş yavaş cumhuriyetin ilan edileceği sürece doğru gidiliyordu.

Tarihler 28 Ekim 1923’ü gösterdiği günün akşamında Mustafa Kemal Paşa, bir karar aşamasındaydı. Meclisin onayı ile ülkenin yönetim şeklini cumhuriyet yapmak istiyordu fakat mecliste halen bu sistemi kabul etmesi konusunda ikna edemediği kişiler vardı. Mustafa Kemal Paşa, düşüncesine muhalif olan kişileri bir şekilde ikna etti ve 29 Ekim 1923 günü, yeni devletin yönetim şeklinin cumhuriyet olduğunu mecliste ilan etti. Bu tarih, biz Türkler açısından çok önemli bir tarihti. Sebebi ise, 30 Ekim 1918 tarihinde yüzyıllık bir devletin parça parça bölünmesini asla unutmamıştı ve buna cevaben 29 Ekim 1923 tarihi seçilmişti.

Sıra artık ekonomik, askeri, siyasal, kültürel, eğitim ve dış politikadaki kararları almaktaydı. İlk olarak daha milli mücadele döneminde düşünülmüş olan ekonomik kararlar ile başlandı ve “Beş Yıllık Kalkınma Planı” ile bir atılım yapıldı. Osmanlı Devleti’nden kalan birçok fabrika devam ettirildi ve yeni fabrikalar açıldı. Devlet teşvikiyle birçok işletmeler açıldı. Türk milleti büyük bir tarihe sahipti ve bu yüzden eğitim ve kültürel açıdan birçok okul açıldı, yurtdışında eğitim görmesi için Anadolu’nun birçok yerinden yetenekli gençler Avrupa’ya gönderildi. Dış politikada herkesle barış hedeflendi ve bölgesel ittifaklar kuruldu. Yıpranmış olan ordu yeniden güçlendirildi ve gerekli atılımlar yapıldı.

Genç cumhuriyet artık yavaş yavaş ayağa kalkmaya başlamıştı. Daha 16 yıllık bir cumhuriyet iken, Avrupa’da çıkan 2.Dünya Savaşı’nda her ne kadar savaşa girmese de büyük ekonomik sorunlar yaşayan bu devlet yine de dimdik ayakta durmaya başardı. Soğuk Savaş’ın etkisinde yıllarca SSCB tehdidi ile uğraşan ve bulunduğu bölgede adeta diken üstünde olan bu cumhuriyet daha da büyümeye başardı. Gerek bir yandan terör tehdidi gerekse de bölgesindeki ülkelerde karışıklıklar çıkartılması o cumhuriyeti hiçbir şekilde sarsmadı.

Büyük devletler büyük projeleriyle adeta güç gösterisi yaparlar. Her ne kadar zorlu bir coğrafyada olsak dahi güçlü bir cumhuriyetiz. 100.’ncü yaşımıza geldiğimiz bu yılda birçok konuda güçlü devlet nasıl olur bunu ispatlayan bir cumhuriyetiz. 100.’ncü yılımızı kutlarken yaptığımız gösteriler işte bunun ispatı. Türkiye Cumhuriyeti, kargaşalar içindeki bir coğrafyada adeta parlayan büyük bir yıldız gibi. Yapılan kutlamalarda bir Türk genci olarak, ülkemle bir kez daha gurur duydum. Biz bir oldukça bizi hiçbir güç yıkamadı ve yıkamaz. Bugün Türk ordusunun geldiği nokta düşmana korku, dosta güven veriyor. Sağlık konusunda, Atatürk’ün o istediği yerdeyiz. Atatürk’ün barışı istediği bir dünyada bugün coğrafyamızda yaşanan gerilimlere en ılımlı yaklaşan hatta dünyada bu konuda tek ülkeyiz.

Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır. 100. yılımız kutlu olsun.

Aykut FİLİZ

Takip Et
Bildir
guest
Kimse görmeyecek. Yorumunuza cevap yazıldığında bildirim almak için. (İsteğe Bağlı)

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
0
Habere yorum yapabilirsiniz.x