MHP lideri Devlet Bahçeli yazılı açıklamasında öldürülen teröristler için taziye mesajı yayınlayan ABD’ye tepki gösterdi. Bahçeli “ABD’nin yaptığı ancak bir düşman unsurun teşebbüs edeceği bir utanmazlıktır” dedi.
Irak’ın Zaho kentindeki karanlık saldırı ve ardından yaşananlar için de “Türkiye’yi töhmet altında bırakmaya hiç kimsenin, hiçbir ülkenin hakkı yoktur” diyen Bahçeli, CHP lideri Kılıçdaroğlu’na da Selahattin Demirtaş’a yönelik sözleri üzerinden tepki gösterdi.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, gündemdeki konulara ilişkin yazılı açıklama yaptı. İnsani, vicdani ve siyasi krizlerin derinleştiğine işaret eden Bahçeli yaptığı değerlendirmede, “Beşeriyet çetin ve sancılı bir geçiş sürecinin içinde bir tarafta bocalayıp çırpınırken diğer tarafta vaki anafordan çıkış ve kurtuluş yolları aramaktadır. İnsani, vicdani ve siyasi krizler birbirine eklemlenerek, birbirinden enerji devşirerek günbegün derinleşmektedir.
Rusya- Ukrayna savaşının yaygın komplikasyonları, ekonomik ve diplomatik bunalımların konservatif ve kolonyal etkileri, asimetrik çatışmaların yanında etnik ve mezhebi kutuplaşmaların kompleks ve koçbaşı halinde kullanım şekli barış, huzur ve istikrar arayışlarını sekteye uğratmaktadır. Retorikte yeni bir dünyanın yol haritası çizilirken bundan mülhem skandallar ve trajedilerin ivme kazanması, insani ve sosyal maliyetlerin kabarması doğal olarak hayal kırıklarıyla birlikte daha iyi, daha güvenli, daha dengeli bir dünya özlemini sabote etmektedir” ifadelerini kullandı.
‘TÜRKİYE GERÇEĞİ TÜM GÖRKEMİYLE ORTADA’
Türkiye’nin irade ve itibarıyla tüm dikkatleri üzerine çektiğini kaydeden MHP lideri, “Karşımızdaki bu alacakaranlık tabloya rağmen Türkiye çelik gibi iradesiyle, umut ve uğur adası gibi sivrilen itibarıyla bütün dikkatleri üzerine çekmektedir. Nerede bir sıkıntı varsa, nerede düğümü çözülmesi gereken bir sorun bulunuyorsa Türkiye’miz aktif, atılgan, çok boyutlu, milli ve manevi değerlerle perçinlenmiş sorumlu politikalarıyla o alanlara müdahil olmaktadır. Söz dinleyen değil, sözü dinlenen; söz geçen değil, sözünü geçiren, bunu da samimiyetle, caydırıcı vasfıyla, usta manevralarla, sabır ve sebatla örülmüş adımlarla, devlet ve millet dayanışmasının eşsiz ahlakıyla başaran bir Türkiye gerçeği vardır ve tüm görkemiyle ortadadır.
Ülkemizin muvaffakiyetindeki ve mukayeseli üstünlüğündeki sır, tarihin akış istikametini isabetli okumasında, coğrafyaların dokusuna zamanında nüfuz etmesinde, çağın ruhunu doğru anlayabilmesinde yatmaktadır. İlerleyen, hamle üstünlüğünü sürekli elinde tutan, ilkelerinden ve inançlarından ödün vermeyen Türkiye’nin her sorunda hakem rolü üstlenmesi kuşkusuz tarihi misyonuyla uyumun bir sonucudur” değerlendirmesini yaptı.
‘TÜRKİYE ZORU BAŞARMIŞTIR’
Tahıl koridorunun oluşturulmasında Türkiye’nin çabalarına değinen Bahçeli, açıklamasına şöyle devam etti:
“29-30 Haziran 2022 tarihinde Madrid’de düzenlenen 32’inci NATO Zirvesi, 19 Temmuz 2022 tarihinde Astana formatında gerçekleşen Tahran Zirvesi, nihayetinde 22 Temmuz 2022 tarihinde İstanbul’da ‘Tahıl ve Yiyecek Maddelerinin Ukrayna Limanlarından Emniyetli Sevki Girişimi’nin imzalanarak bir anlaşmaya bağlanması, ülkemiz lehine müstesna gelişmelerden sadece bir kısmıdır. Bilhassa Ukrayna limanlarında sıkışan tahılın dünyaya ulaşması hususunda Türkiye’nin yoğun çabası, aylar süren müzakerelerdeki dirayeti ve ısrarı ezcümle sonuç vermiş, açlık ve yoksullukla pençeleşen yüz milyonlarca insana can simidi uzatılmıştır. İnanıyorum ki Rusya ile Ukrayna arasında kalıcı çözüm ve barış ikliminin yeşermesi de çok uzun sürmeyecektir. Müessir mutabakat iradesi, mütemadi münakaşa ilkelliğini örselemiş merhamet ve mehabet duygularını insani mükellefiyet çerçevesinde öne çıkarmıştır. Türkiye zoru başarmıştır. Bundan haklı olarak aziz milletimiz mesut ve ziyadesiyle memnun olmuştur.”
‘HUSUMET CEPHESİ İLK FIRSATTA KENDİNİ AÇIK ETTİ’
Bahçeli, Türkiye’nin vaziyetinden rahatsız olan çevrelerin provakasyonlarda bulunduğuna işaret ederek, “Türkiye’nin güçlü varlığından ve ağırlığı olan vaziyetinden, hatta göz alıcı yükselişinden rahatsız olan husumet cephesi, ilk fırsatta kendini açık etmiş provokasyon düğmesine peş peşe basmıştır. Tahran Zirvesi’nden bir gün sonra Irak’ın Dohuk Vilayeti’nin Zaho ilçesinde bir dere kenarına yapılan hunhar terör saldırısıyla ki bu kanlı saldırıda 8 sivil hayatını kaybetmiş, 23 sivil de yaralanmıştır. Tahıl koridoru açılmasının ertesi günü Ukrayna’nın Odessa kentindeki tahıl silolarının vurulması vahim bir tertip olarak karşımıza çıkmıştır. Zaho’da masumların canına kast eden saldırı bir terör eylemidir. Tertipçileri ve tetikçileri Türkiye’nin hem terörle mücadelesinden hem de bölgesel güç ve küresel aktör olarak sivrilmesinden keyfi kaçan terör, silah ve savaş baronlarıdır. Esasen bu karanlık emellerin hüviyetleri bellidir. Zaho’da sivil insanların kanını döküp hemen ardından Türk Silahlı Kuvvetleri’ni (TSK) suçlama yarışına girenler, Türkiye’miz üzerinde hesap yapan bölücülüğe refakat eden teröre gelecek bağlayan dahası her alanda önümüzü kesmek için pusu kuran alçalmış ve alçaklaşmış çevrelerdir. Terörle mücadelemizi engellemek maksadıyla her yola müracaat edenlerin kimler olduğu bilinmektedir. Zaho’daki kanlı eylemin sorumluluğunu Türkiye’ye ihale etme yanlışına düşenler bizatihi suçludur, bu suretle cinayetlerine yenilerini eklemişlerdir. Irak merkezi hükümeti iş birliği kanallarını açık tutarak, diyalog zemininden kaçmadan Zaho katliamının saklanmış faillerini Türkiye’yle eşgüdüm halinde ortaya çıkarmak mecburiyetindedir” ifadelerini kaydetti.
‘HESAP MUTLAKA SORULACAKTIR’
Bahçeli, Türkiye’nin Musul Başkonsolosluğu’na saldıranlar ile Zaho’ya saldıranların aynı mihraklar olduğunu belirterek, şunları aktardı:
“Bilinmelidir ki şiddetle lanetlediğimiz 27 Temmuz 2022 tarihinde Musul Başkonsolosluğumuza füzeli saldırıyı kim ya da kimler yapmışsa Zaho’ya saldıran da aynı mihraklardır. Irak’ın içine gömüldüğü siyasi istikrarsızlık tablosu, 9 ayı bulan hükümet krizi, yayılan sokak gösterileri, mezhep temelli cepheleşmeler, birden alev alan parlamento baskınları gerçeklerin tecellisine mani olamayacaktır. Türkiye’yi töhmet altında bırakmaya hiç kimsenin, hiçbir ülkenin hakkı yoktur. Irak’ın sarsak yönetimi şayet Zaho ve Musul’daki terör saldırılarının sorumlularını bulamayacaksa, buna da yanaşmayacaksa; Türkiye bu hain ve haşaratları araya araya tespit edip cezalandırmaya muktedirdir ve mezkur hesap mutlaka sorulacaktır. Türkiye’yi Irak’ta meşgul etme, tuzağa çekme, yargılama sinsiliği kolektif bir tezgahtır. Bu tezgahı kuranlar, Akdeniz ve Ege’deki mevcudiyetimizi, Rusya ve Ukrayna arasında barışçıl çabalarımızı, Tel Rıfat ve Münbiç’e muhtemel askeri harekatımızı engellemek isteyen namertlerdir. Bunlara taşeronluk yapanlar da iç işgal cephesinde buluşan siyasi partiler, köhne bildirilere imza atan sözde aydınlar, satılmış sivil toplum kuruluşları, kiralık gazeteciler, kurşun askere dönüşmüş televizyon yorumcularıdır.”