Afrika’dan gelen bir veba: Büyük Atina Vebası!

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

M.Ö. 431’de Antik Yunan’ın en güçlü şehir devletleri Atina ve Sparta arasında yıllarca sürecek Peloponez Savaşı başlamıştı. O dönemde Yunan şehir devletleri arasında en güçlüsü demokrasinin beşiği olan Atina idi. Onların ardından ise iki krallı sistemle yönetilen oligarklar şehri Sparta geliyordu. Yunan şehir devletlerinin en büyük askeri gücü Sparta idi. Yıllarca Perslerle olan savaşlarında adeta kahraman ilan edilmişlerdi. Delos Deniz Birliği’nin sahibi olan Atina ise ticaretteki gelişiminden dolayı ekonomide lider konumdaydı. Atina’nın bu ekonomik ve siyasi konudaki gücü, sadece büyük rakibi Sparta’yı değil diğer şehir devletlerini de rahatsız etmeye başlamıştı. Savaş çıkması için tek bir kıvılcım yeterliydi.

Anlaşmazlıklar hat safhaya çıkıyor, şehir devletleri Atina’ya karşı gitgide kinleniyordu. Sparta ile yapılan görüşmeler olumsuz sonuçlanınca M.Ö. 431’de muharebeler başladı. Tarihçi Tukdides, savaşın sebebini şöyle belirtti: “Gün olur da insanlar gelip bu savaşın nedenini merak eder diye anlatıyorum. Ancak hiç kimsenin itiraf edemediği asıl neden Atinalılar’ın aşırı derecede güçlenmeleri ve Spartalılar’ın da onlardan çekinmeleriydi.” Çatışmaların ilk yıllarında Perikles’in dehası sayesinde Atina başarılar elde ediyordu. Ancak Perikles ve ordusu hiç tanımadıkları bir düşmanla karşı karşıya kalmıştı, bu düşman Spartalılar değil görünmez bir düşmandı. Etiyopya’da başlayıp ne olduğu anlaşılmayan bir hastalık Atina’ya ulaştı. Kalabalık ordu arasında yayılan bu veba, askerlerin sürekli hareket halinde olması ile birlikte sivillere çok hızlı bulaşmıştı. Atina’nın nüfusu çok kalabalıktı ve yakın temas hastalığın kolayca yayılmasını sağlamıştı. Halk adeta bir felakate hapsolmuştu. Bu sırada savaş bir yandan devam ediyor ve hastalığa yakalanan birlikler ne yapacaklarını bilmiyordu. Atinalı general Perikles, gücünün en doruk noktasında iken bu hastalığa yakalanıp hayatını kaybetti. Perikles’le birlikte eşi ve iki oğlu, Paralos ile Ksanthippos’unda ölümlerine neden olmuştu. Spartalılar ise salgının etkilerini görüp, tüm birliklerini geri çekti.

Günümüz bilim insanları bu hastalığı tifüs olduğunu söylediği bu vebada tahmini olarak 75,000 ila 100,000 arası insanı öldüğüne ve Atina’ya şehrin limanı ve de tek erzak ve yemek kaynağı olan Pire’den bulaştığına inanılmaktadır.. Salgın M.Ö. 429 ve 427 yıllarında tekrar etti. İnsanlar üzerindeki psikolojik etkileri çok yıkıcı oldu. Ölülerin yıkılması ve dini ritüelleringerçekleşmemesi büyük huzursuzluk yarattı. Çok tanrılı inanca sahip olan Atinalılar, ne tapınaklardan ne de doktorlardan bir çare bulamamış, sonunda kaos ve düzensizlik yaygınlaşmıştı. Korku ve çaresizlik, kanunların çiğnenmesine ve demokrasinin sarsılmasına neden oldu. Tukidideskayıtlarında buna da şöyle değindi: “Felaketin dehşeti öyle büyüktü ki nereye gideceğini bilemeyenler tüm insani ve kutsal yasaları umursamaz bir hale geldiler.” Vebadan önce demokrasisi ve ekonomisiyle şehir devletlerinin yükselen gücü olan Atina, kısa sürede büyük bir karmaşanın içine düşmüştü. Bu salgın, Peloponez Savaşı’nı bitirmedi ama çok büyük sayıda asker hayatını bu salgından dolayı kaybetti. Sonunda iki tarafta net bir üstünlük sağlayamadı. M.Ö. 421 yılına geldiğimizde Atinalı politikacı Nikias’ın çabalarıyla 50 yıl sürecek bir anlaşma imzalandı. Nikias Barışı olarak tarihe geçen bu anlaşma ile yıllarca süren mücadele son bulmuştu.

Büyük Atina Vebası Atina demokrasisinin sonunun başlangıcını yazmıştı…

Aykut FİLİZ

Takip Et
Bildir
guest
Kimse görmeyecek. Yorumunuza cevap yazıldığında bildirim almak için. (İsteğe Bağlı)

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
0
Habere yorum yapabilirsiniz.x