ABD savaşa dahil oldu… Ya şimdi ne olacak?

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İsrail’in İran’a yaptığı saldırı ile başlayan savaş bugün 11. gününe girmiş bulunmakta. Müzakereler sürerken bir anda İsrail’in yaptığı saldırı ile müzakereler tıkanmış ve karşılıklı bir çatışma ortamına girmiş olduk. Gazze olayları devam ederken iki ülkenin birbirine karşı giriştiği çatışma ortamı bölgeyi daha da gergin hale getirdi.

İsrail, yaptığı saldırıda İran’ın hemen pes edeceğini düşünmüştü fakat İran’dan hiç beklemediği o karşı saldırıyı ve kendini çok başarılı savunduğunu görünce afallamış oldu. Tüm dünya bir anda Tel Aviv kenti ve Hayfa limanının füzelerle vurulmasını görünce şaşırıp kaldı. Çünkü İsrail, kendi topraklarında “Demir Kubbe” dedikleri hava savunma sistemi ile güçlü olduğunu ve dokunulmaz olduğunu düşünüyordu, bu sistem ise hiç beklenildiği gibi İsrail’i herhangi bir saldırıya karşı koruyamayacağını böylece kanıtlamış oldu. ABD ise bölgedeki en büyük ortağı İsrail’in topraklarına bu denli büyük bir saldırıyı kabul etmeyeceklerini söyleyerek bir nevi savaşa dahil olacağı sinyallerini verdi. Bu düşünce sonucunda ABD, İran’ın nükleer tesislerini B-2 uçakları ve bazı uçaklarla vurarak savaşa dahil oldu. Gelelim bundan sonra neler olabileceği konusuna.

ABD, bölgedeki İran rejiminin bir nükleer füzesi olmasına karşı çünkü olası bir İran-İsrail geriliminin artması sonucu İran’ın yaptırım gücünün artacağından endişeliler fakat İsrail’in elindeki (bazı kaynaklar 90-100 arası diyor) nükleer füzelere karşı ABD’nin hiçbir şekilde olumsuz yaklaşımı yok. Bölgede yaptığı savaş hukukunu hiçe sayan saldırılara dahi göz yumarken İran’ın elinde olası nükleer füze kazanımına karşı çıkması anormal bir durum değil.

ABD saldırıları sonrası İran ise Hürmüz Boğazı’nı kapatma kararı alması dünyadaki petrol fiyatlarının ciddi anlamda yükseleceğinin bir işareti gibi. Bu boğazdan dünyaya giden petrol miktarı, dünya petrol ticaretinin %20’sini kapsıyor, bu da günlük 18 milyon varil petrole denk geliyor. İran’ın bu kozunu kullanması birkaç hafta sonra tankların yürütülememesi ve uçakların uçurulamaması demek. Bu da aslında tüm olağan her şeyi etkilemesi demek oluyor. Bu karara bir süre sonra mutlaka Çin’de karşı çıkacaktır fakat Çin’in de İran’a yapılan bu saldırıdan rahatsız olduğu gerçeğini hiçbir şey değiştirmez. ABD şimdilik İsrail ile birlikte İran’daki rejimi bitirmek ve belki de o toprakları işgal edip kendisine yakın bir hükümet kurmak istiyor olabilir fakat bildikleri bir gerçek var ki Rusya, Çin ve Pakistan hatta belki birçok devlet daha buna asla izin vermez.

Rusya’nın tutumu bu konuda en ciddi tutum olarak görülmesi gerekir. İran’da yapılacak olan nükleer tesislerde Rus bilim adamları çalıştığı için Rusya çok net bir şekilde oradan bilim adamlarını çekmeyeceklerini ve onlara zarar gelmemesi gerektiğini açık açık belirtti. Rusya kısaca bu savaşa dahil olmak istemiyor fakat bölgede İran gibi bir müttefiğini de ABD’ye karşı tek bırakmayacağını böylece gösteriyor. Çin ise İran’a desteğini yapıyor ve bu hareketi ile ne olursa olsun onun yanında olduğunu gösteriyor. ABD, bölgede kendi dediğini yaptıracağı dönemlerin artık çok uzakta olduğunu görmeye başlayacaktır, büyüyen bir Çin ve elinde çok güçlü silahlar olan bir Rusya, İran’ın arkasında iken eskisi gibi bu bölgede rahat davranamayacaklardır.

Burada en büyük tutum ise Türkiye’den görüyoruz. Geçtiğimiz günlerde bir İsrail F-35’i daha Suriye sınırındayken Türk radarlarına takılmış ve sınır ihlali yapmaması konusunda uyarılmıştı. Burada da F-35 uçaklarının radarlara yakalanmıyor tezini bir Türk radarı çürütmüş oldu. Türkiye artık bölgesel güçten öte dünyada ciddi bir askeri güç olduğunu bir kez daha göstermiş oluyor. Türk savunma sanayisi, olası saldırılara karşı yerli üretim ile çok iyi seviyelere gelmiş bulunmakta. İsrail’de bu gücü gördüğü için Türkiye konusundaki sözlerini artık bir kez daha düşünerek hatta 40 kere düşünerek kurmaya çalışıyor. Türkiye, bölgede herhangi bir çatışma istemiyor fakat çatışmalar sürerse de eğer ona göre hazırlıklarını yapıyor.

ABD, 2003 yılında İsrail’in baskıları ile Irak’ı işgal etmişti. Bugün yine aynısını İran’a karşı olan saldırılarda görüyoruz. ABD, elindeki B-2 bombardıman uçaklarını ana karadan kaldırıp İran’ı bombaladığını söylüyor. Bu uçakların o mesafeyi alıp burada bombalama yapıp tekrar geri dönmesi bu konuda bir çalışma yapılması gerektiğini bize gösteriyor. Bu uçaklar olası bir savaşta büyük bir tehdit ve bu konuda ar-ge çalışmaları yapılarak mutlaka eksik tarafları bulunmalı ve ona göre bir radar sistemi yapılmalı. İsrail’in baskıları Irak konusunda geçerli oldu fakat İran çok daha büyük bir güç ve çok eski kadim bir devlet. İran’ın düşmesi demek Orta Asya’ya açılan kapıların ABD-İsrail ortaklığına geçmesi demek ve buna da ne Çin ne Rusya ne de Türkiye asla izin vermez. Eğer ki tüm Müslüman devletler ve bölgedeki büyük güçler bir araya gelirse ABD-İsrail ortaklığı bu bölgede başarısız olacaktır. Eğer ABD, İsrail’e yardıma gelip İran’ı vurmasaydı bugün İsrail’in çok zor duruma düşeceği açık ve netti. Bir zamanların iki dost ülkesi olan İran-ABD bugün iki ezeli düşman konumundalar.

Halen Türkiye’nin savunma sanayisini bölgedeki diğer ülkelerle kıyaslayanlar var. Türkiye’nin bugün savunma konusundaki rakibi ancak ABD-Çin-Rusya gibi ülkelerle kıyaslanabilir.

Bakalım neler olacak, takip edip göreceğiz.

Aykut FİLİZ

Takip Et
Bildir
guest
Kimse görmeyecek. Yorumunuza cevap yazıldığında bildirim almak için. (İsteğe Bağlı)

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
0
Habere yorum yapabilirsiniz.x