6’lı masa İmamoğlu için Saraçhane’de bir araya geldi

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkındaki hapis cezası kararı sonrası, 6’lı masa liderleri Saraçhane’de bir araya geldi.

Altılı Masa liderleriyle bir araya gelen İmamoğlu, kendisine destek vermek için Saraçhane’de toplanan halka seslendi.

İşte İmamoğlu’nun açıklamalarından satır başları:

“Sizin seçtiğiniz büyükşehir belediyesine bizden bir gün önce kamu bankalarından bol bol kredi verirlerdi. Sizin seçtiğiniz yönetime tam 3,5 yıldır bu millete ait bankalardan 1 kuruş vermiyorlar.

Sizin seçtiğiniz yönetim çok daha uygun koşullarda dışarıdan krediler, fonlar bulup getiriyoruz. Bu defa da farklı, uydurma bahanelerle aylar geçiyor, yıllar geçiyor, bir imza atıp, onay vermiyorlar. Yahu sizinle alıp veremedikleri ne var bunların?

16 milyon insanımızdan ne istiyor bu insanlar? Eskiden bu şehirde taksilerle ilgili kararları sizin seçtiğiniz büyükşehir belediyesi alırdı. Artık taksi konusundaki kararlar İstanbul’dan değil Ankara’dan alınacak diyorlar.

Daha ilginç şeyler var. Mesela bu çok komik; eskiden Gezi Parkı’nın mülkiyeti sizin seçtiğiniz büyükşehir belediyesine aitti. ‘Yok’ dediler ‘Gezi Parkı artık bir vakfa ait olacak, biz yöneteceğiz’ dediler.

“MİLLİ İRADE KENDİLERİNDEN YANA KARAR VERİRSE HİÇ SORUN YOK”

Daha onlarca örneği sayabilirim. Ama vaktinizi almayacağım. Siz ne yaptınız, bir kere değil; iki kere üst üste belediye başkanı seçtiniz.

Onlar sizin seçtiğiniz belediye başkanını görevden alıp, hapsetmek için mahkemeden karar çıkarttılar. Üstelik, baktılar mahkemenin hakimi istedikleri gibi karar vermeyecek, onu sürüp, başka bir hakim getirerek karar çıkarttılar. Allah aşkına, bu ülkeyi yönetenlerin ey vatandaşlarım sizinle ne dertleri var? Sizinle alıp veremedikleri ne var?

Onları gönderecek 6 siyasi partinin lideri burada. Bakın size bir şey söyleyeyim; bu ülkeyi yönetenlerin sizinle derdi ne biliyor musunuz; bunlar hasta, hem de çok hasta. Bakın sizlere söyleyeyim, bunlar milletin iradelerine karşı alerjisi olan insanlar alerjisi.

Milli irade kendilerinden yana karar verirse hiç sorun yok, ama başka türlü bir karar çıkarsa başka türlü şekillenirse bütün arızalar başlıyor. Milli iradeyi geçersiz kılmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Ama yapsınlar nafile!

“HAKSIZLIĞA VE ADALETSİZLİĞE KARŞI BURADAYIZ”

Ne hukuk, ne ahlâk gözetiyorlar. Ne din, ne iman gözetiyorlar, her şeyi yok sayıyorlar. Gözleri hiçbir şey görmüyorlar. Bakın söylüyorum, gözleri hiçbir şeyi görmüyor. Bugün burada işte bu büyük kalabalığı harekete geçiren sizlerin ortak vicdanıdır, ortak vicdanı. Hepimizin birbirimizin için buradayız, haksızlığa karşı buradayız. Haksızlığa ve adaletsizliğe karşı buradayız.

Milyonlarca insan harekete geçiyor. Demokrasi için ayağa kalkıyor. Demokrasi ve özgürlük için, hak, hukuk, adalet için ayağa kalkıyor. Bu bir adalet refleksidir. Sizler ortaya koyduğunuz bu rızanın kanıtıdır. Bunlar açıkçası, vicdansızlığın olduğu, haksız yere milletin mağdur edildiği anlar da olur.

Yetki isterken sizlere ne dedim ‘görevi verin bu israf düzenini yok edelim’ dedim. Hatta hepinize hesap vereceğimizi, şeffaflıktan asla vazgeçmeyeceğimizi ifade ettim. Kişi, grup, dernek, vakıf, parti, cemaatlare kayımacılık yaptığınız bu tarz gruplara yakın olmayacağız, herkese eşit olacağız dedik.

İstanbullular benim için seçtiler. İstanbul’da israf düzenine hep birlikte son verdik. Belediyenin kaynaklarının yönünü hep birlikte değiştirdik. Bir avuç insan avucunu yalar oldular, zaten bugün yaşadıklarımız, bugün bize yapılanların tümü işte bu yüzden. Bu sadece israf düzenine son vermekle kalmadık, İstanbul’da insaf düzeni kurdur, insaf düzeni oluşturduk. İnsaf nedir, onların bilmediği şey, vicdana ve mantığa dayanan adalet demektir.

“ARTIK İSRAF DÜZENİNİ MİLLET İSTEMİYOR”

İstanbul 3,5 yıldır vicdana ve mantığa uygun bir şekilde yönetiliyor. İstanbul’da artık hiçbir zaman İstanbullu’nun kaynağını heba edecek bir düzene asla izin vermeyecek. Artık İstanbullu’nun vicdansız, mantıksız, adaletsiz, kısacası insafsız yönetime tahammülü yok. Biliyoruz ki, Türkiye de aynen bu şiarla görevini yapan 11 büyükşehir belediye başkanımızın sayesinde Türkiye’de de artık israf düzenini milletimiz istemiyor.

Vatandaşın iradesini yok saymak için binbir numara çeviriyorlar, aklınıza gelmeyecek işler çeviriyorlar. Cumhuriyet çok değerli bir rejim. Cumhuriyet yöneticilerin yani bizlerin hadlerini bildiği rejimdir. Kim olursa olsun, hangi partiden olursa olsun, halkın oylarıyla seçilmiş yöneticiyi haksız, hukuksuz şekilde görevden almak, haddini bilmemektir.

Yüzüncü yılına girerken gururla, umutla yürüdüğümüz Türkiye Cumhuriyeti bu ülke vatandaşlarının kanı, canı hep birlikte mücadele ederek binbir emeği ile kurulmuştur. Cumhuriyet bu topraklarda yaşayan herkesi eşit olsun, onurlu yaşasın diye kuruldu. Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir. Arkada kimse kalmasın diye kuruldu Cumhuriyet. Atatürk’ün dediği gibi ‘Toplumda en yüksek hürriyet, en yüksek eşitlik ve adaletin sağlanması için Cumhuriyet kuruldu’. Yüksek hürriyet, eşitlik ve adaleti nasıl kuracağız. Yine Atatürk ifade ediyor, ‘milli egemenliğin kurulmasıyla’ diyor. Yani egemenlik kayıtsız şartsız milletindir diyor.

“TÜRKİYE, TAM DA BU YÖNÜYLE YOL AYRIMINDADIR”

Türkiye tam da bu yönüyle yol ayrımındadır. Milli egemenliği kayıtsız şartsız kabul edenlerle milli iradeyle alerjisi olanların arasında yol ayrımındaylız. Eşitlik ve adaletin sağlanıp korunmasını istiyorsanız, başka yolumuz yok. Milli egemenliği kayıtsız şartsız kabul edenlerin yanında duracağız. 16 milyon İstanbullu, 85 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşımız. Adres burası 6’lı Masa, 6 liderin bulunduğu masadır.

Tam da ben bunun için İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı olarak 16 milyonun yetki verdiği bir hemşehriniz, kardeşiniz olarak söylüyorum ki, 6’lı Masa’nın en çalışkan neferi olacağım. Bütün genel başkanlarımın hepimizin huzurunda söz veriyorum.

Türkiye’nin işte buna çok ihtiyacı var. Ben ortak akla, ortak aklın iradesine inanıyorum. Toplumun birlikte barış içinde ortak bir geleceği inşa edebileceğine inanıyorum. Onlardan ve onların dikte ettirdiği yok hükmündeki kararlardan asla korkmuyorum.

Benim sığınacak, hakimlerin, savcılarım, mahkemelerim yok. Ama çok şanslıyım benim İstanbullular, milletimiz, benim arkamda 16 milyon hemşehrim, milletim var. Bu milletin birliğine, özellikle bu süreci inşa etmeye karar vermiş bu masanın vatansever liderleri ve onların kurduğu büyük Türkiye ittifakı var.

Sizler şu anda burada tam da bu iradeye büyük güç kattınız. Birazdan sizlerle birarada olacak saygıdeğer liderler, bu beklentinin iradesini temsil ediyorlar. Buradaki birlik iradesi toplumu yoksulluğa, adaletsizliğe, çaresizliğe mahkum etmeye çalışan iktidarın karşısında ülkenin tek ümidi, yegane çaresi ve en büyük gücüdür. Buradaki irade Türkiye’nin demokratik ve güçlü devlete, huzurlu ve zengin topluma, eşit ve özgür yurttaşların ortak geleceğine kavuşmanın umudu, iradesi ve teminatıdır.

“HEP BİRLİKTE MÜCADELE EDECEĞİZ”

Bu ittifak basiretin ve ferasetin ittifakıdır. Bu irade ve bu ittifak zorla, baskıyla yargı darbesiyle bu ülkeyi yönetebileceklmerini, milli iradeye şekil vereceklerini zanneden acizlerin devrine son verecek. Kötülüklerin karşısında olacak, hukuksuzluğa ve adaletsizliğe karşı duracak. Bugünden itibaren Türkiye için yeni bir dönem açılıyor. Cumhuriyetin ikinci yüzyılında hep birlikte işimiz çok. Vatandaşlarımızın her türlü sıkıntısına, ekonomik sıkıntı, bozuk düzeni hep birlikte ortadan kaldıracağız.

Rahmetli Bülent Ecevit’in güzel cümlesi var ‘bozuk düzen onarılır’ ama bu bozuk düzen bozuk da değil çürümüş düzendir, herşey gibi çürüğe çıkarılmalıdır. Kamplara ayrılmış, kutuplaştırılmış aziz milletimizi hep birlikte birleştireceğiz. Bu tarz uygulamaların en güzel örneklerini 11 büyükşehir belediyesi olarak veriyoruz.

Çare belli. Hep birlikte mücadele edeceğiz. Önümüzdeki seçimlerde ülkemizde vereceğimiz karar bellidir. Özgür ve demokratik ülkenin kanunlara saygılı, vatandaşları olacağız. Benim umudum çok yüksek. Herkesin eşit olduğu özgür bir Türkiye için çok umutluyum. Sadece küçük azınlığın değil 81 ilimizin, doğusundan batısına, güneyinden kuzeyine, her etnik kökenin, inancın yaşadığı yerden mutlu olduğu memleket istiyoruz.

Hiç kimsenin yargıyı sopa gibi kullanmadığı, cüret edemediği ortamı hep birlikte başaracağız. Gençlerin çocukların gelecek hayalini hep birlikte güçlendireceğiz. Allahıma güveniyorum, yaradanıma sığınıyorum. Çünkü o doğru olanı asla yalnız bırakmaz.

Ezan okurken dün de denk geldi. Dün de vatandaşlarımıza söyledim ki, ‘bu akşam güzel yağmur bizi ıslatsın, gönlünüzden geçen duaları edin, iyi insanların kalbinden geçen dualar tereddütsüz yaradan tarafından kabul edilir’. Allah o güzel dualarınızı kabul etsin.

Birazdan ben konuşmamı sakinleştiriyorum. Birazdan genel başkanlarımı davet edeceğim.

Sizlerin bu duruşu, güzel bakışı, içlerinizden geçen güzel dualar şu an benim kalbimi ısıttı. İyi ki varsınız, hepinize teşekkür ediyorum.

“2023 ÇOK GÜZEL OLACAK”

Sizler 3,5 yıl önce sizlerin kararını değiştirmek isteyenlere tam iki kez günlerini gösterdiniz. Yine göstereceksiniz, hiç kuşkum yok. Umudunuz hiç eksik olmasın. Birlikte bu karanlık günleri aşacağız. Asla üzülmeyeceğiz ama daha büyük azimle çalışacağız. Öfkeye kapılmayacağız ama hep birlikte kararlı olacağız. Bu dava bana açılmış dava değil, bu dava parti davası değil, bu dava ülke davası, adalet davası, eşitlik davası.

2023 çok güzel olacak. Yalnız benim ya da senin için değil hepimiz için, bütün vatandaşlarımız için çok güzel olacak. Herkes kazanacak. Çocuklarımız, gençlerimiz kazanacak. Bu akşam bizleri yalnız bırakmadınız, hepinizi çok seviyorum. Herşey çok güzel olacak.

Şimdi çok saygıdeğer genel başkanlarımızı ağırlayacağız. Önce bu güzel makamı ve bu güzel süreci bizlere uygun görüp, adaylığımız sürecini başlatıp, güzel hizmetle başlamamıza vesile olan benim çok kıymetli genel başkanım CHP Genel Başkanı sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu davet ediyorum.”

KILIÇDAROĞLU: HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ DEĞİL, ÜSTÜNLERİN HUKUKU VAR

CHP lideri Kılıçdaroğlu da yaptığı açıklamalarda şunları kaydetti: “11 madde halinde düşüncelerimi sizlerle paylaşacağım. Kısa bir sunuş olacak. Dikkatle dinlerseniz son derece mutlu olurum. Bir Mevlana der ki adalet kutup yıldızı gibidir. Söz veriyorum adalet ya gelecek.

2- Adaleti dağıtan kişi hukukun üstünlüğü yani yargıç ve vicdani kanaatine göre karar vermek zorundadır.

3. Adaleti dağıtacak kişi kralın sofrasına, sultanın sofrasına, sarayın sofrasına asla oturmayacak, sofraya oturan alimin verdiği fetvadır yanlıştır ve doğru olmaz.

4. Milli irade. 1921-24 anayasanın birinci maddesi egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Milletin iradesine bugün darbe vurulmuştur. 16 milyon iradesine bir yargıç aracılığı ile darbe vurulmuştur.

5. Adalet bugün yaşadığımız ülkede, adalet temel Türkiye sorununa dönüşmüştür. Sokakta herhangi vatandaşa sorun, emin olun büyük k ısmı bu ülkede adalet yoktur diyecek. Ama bizler 6’lı Masa olarak adalet konusunda kararlıyız, mutlaka getireceğiz.

“YARGIYI İTİBARSIZLAŞTIRANLAR VAR”

Bugün Türkiye’de hiç kimse kendisini güvende hissetmiyor. Üstünlerin hukuku var. Dayısı olana kimse ses çıkartmıyor, bir genç tweet attığı zaman gözaltına alınıyor. Asla ve asla bir daha bu manzaraları yaşamayacaksınız.

6. Yargıyı itibarsızlaştıranlar var. Ağacın kurdu kendi içindedir. Asla unutmayın. Uyuşturucu baronlarına ses çıkarmazlar, parti teşkilatından gelenleri hakim, savcılık koltuğuna oturturlar, çetelerle yanyana gezerler. Bu tabloyu da değiştireceğiz. Adalet ağacının içindeki kurtları tek tek temizleyeceğiz.

7. Güzel bir atasözümüz var, zulmün artsın ki tez zeval bulasın der. Öteden beri bu ülkede zulüm var. Milletvekillerimiz, gazeteciler tutuklandı. İstanbul İl Başkanımız siyasi yasak kapsamına alındı. Bu tablo zulmün arttığı tablodur, bu da yakında zeval bulacaklar demektir ve onları göndereceğiz.

8. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu hakkında verilen karar asla ve asla kabul edilemez. Toplumun vicdanını yaralamıştır. Ekrem Başkan hakkında verilen karar bize 1 milimlik dahi geri adım attırmayacaktır. Kararlıkla başkanın arkasında duracağız.

“HİÇBİR GÜÇ İMAMOĞLU’NU İSTANBUL’A HİZMET ETMEKTEN ALIKOYAMAZ”

Bizim yeşil alanları beton ormanlarına dönüştürme hevesimiz yok, rantiyecilere hizmet etme gibi görevimiz yok. Her belediye başkanımız halka hizmet eder, halka hizmet hakka hizmettir, biz kuralı böyle biliriz.

Hiç kimse ve hiçbir güç Ekrem İmamoğlu’nu İstanbul’a hizmet etmekten alıkoyamaz.

9. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyenleri göndereceğiz. Milli iradeye darbe yapanları göndereceğiz, hiç endişe etmeyin 6’lı Masa kararları bu ülkeye huzuru, bereketi ve adaleti getireceğiz.

10. Bu bir 100 metre koşusu değil, maratondur ve sonuna geldik. 6 ay sonra maraton bitecek, yeni ve güzel bir Türkiye’yi göreceksiniz.

11. Asla başınızı öne eğmeyin. Önümüzde 6 ay kaldı, geliyoruz. Siz de haykırın; iktidar, iktidar, iktidar. İktidar olacağız.”

BABACAN: BU HUKUKSUZLUĞU REDDEDİYORUM

DEVA lideri Ali Babacan: “Biliyorum çok öfkelisiniz, hepimiz çok öfkeliyiz. Olanları kabul etmiyorum. Bu haksızlığı, hukuksuzluğu reddediyorum. Ekrem İmamoğlu kardeşime yapılan hukuksuzluğu reddediyorum. Birkaç evvel Canan hanıma yapılan hukuksuzluğu reddediyorum. Demirtaş’a yapılan hukuksuzluğu reddediyorum. İktidarın seçimi kaybettiği belediyelere atadığı kayyumlarla rövanş almasını reddediyorum.

İsyanımızı, feryadımızı tüm İstanbul, tüm Türkiye d uysun diye buradayım. Nedir bu çektiğimiz ya! Devlet gücünü eline geçiren başlıyor aşağıdakilerini ezmeye, Kendi rakibini kendi sevmediklerini ezmeye, zulmetmeye. Üste çıkan alttakini eziyor. Başlıyor zorbalığa. Daha dünün ezileni sayın Erdoğan, üste çıkınca başkalarını ezmeye başlıyor, zulmetmeyle başlıylor.

Sandık günü hep beraber cevabını vereceğiz inşallah. Sayılı gün çabuk geçer. İşte biz bu ülkede yaşanan nöbetleşe zorbalığa karşıyız. Adalet olsun istiyloruz. Bu millet 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat, 15 Temmuz’da silah, topla, tüfekle demokrasiye kast edenleri tarihin tozlu sayfalarına gömmüş millettir. Nazım Hikmetlere, Ahmet Kayalara, Necip Fazıllara, Halide Ediplere zulmedenleri tarihin tozlu sayfalarına gömen millettir.

Bu millet yargı oyunlarıyla kendi irad esini görmezden gelenlere en iyi cevabı ilk sandıkta verecektir. Çok yakında verecektir. Biz herkes için adalet demek içni buradayız. Herkes için özgürlük demek için buradayız. Kürt, Türk, Sünni, Alevi hiç fark etmez. Yaşam farkı, inansın, inanmasın farketmez, hep beraber Türkiye’yiz.

Yıl 2002. Şu andaki iktidar 3 Y ile mücadele edeceğim diye başa gelmedi mi? 3 Y neydi? Yolsuzluk, yasaklar ve yoksullukla mücadele. İş döndü dolaştı 3 Y bu milletin başına çöktü. Yolsuzluk, yoksulluk, yasaklar var mı? Ekrem İmamoğlu kardeşimizi yasaklamaya çalışan zihniyet. Kendi mücadelesini unutan aynı sıkıntıyı başkalarına yaşatan zihniyetle karşı karşıyayız.

Devlet gücünü kullanan, süreyle ve hukukla sınırlı olmalıdır. Üç dönem kuralı vardı. 2015’de doldu bu üç dönem. Uçaktan gelirken yok bırakmam demiyor. Yetmiyor, şu andaki iktidar partisinin kuruluş akitinde vardı. Süre doldu. Ne zaman ki devlet gücünü kullanan hukuku tanımaz işte o andan itibaren güç yozlaştırması olur. 2018’den sonra bütün yetkiyi elinde toplayan, tek imzayla ülkeyi yöneten ülkeyi bataklığın içine düşürmüş durumda.

Farklı fikirlerden, kimliklerden, dünyadan korkmayan Türkiye istiyoruz. Özgürce konuşan cesur ve zengin Türkiye istiyoruz. Endişeye mahal yok, biz buradayız. halkın ylanındayız, hakkın yanındayız.

Bu meydan var ya bu meydan. Yarına nasıl bir ülke bırakacağımıza karar verecek meydan. Korku mu, umut mu? Depresyon mu, mutluluk mu? Açlık mı, zenginlik mi? Çatışma mı, barış mı? Baskı mı, özgürlük mü? Otokrasi mi, demokrasi mi? Birileri cevabı alsın. Nasıl bir Türkiye’de yaşayacağımızı bu meydan ilk seçimde karar verecek.

Sözlerime son verirken, 95 milyon 1’den büyüktür, Türkiye 1’den büyüktür diyorum, hepinize saygı ve selamlar.”

DP LİDERİ: GENÇLERİM ADINA BÜYÜK ÜZÜNTÜ İÇİNDEYİM

DP lideri Gültekin Uysal: “Kalk yiğidim dağ başını duman almış. Aslan payını aslan olmayanlar almış. Aziz İstanbul, Fatih’in emaneti kutsal şehir. Aziz İstanbullular, kıymetli genel başkanlarım. Demokrasi mücadelesini yılmaz savunucuları öncelikle hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.

Bir tarihi günde buradayız. Aya ilk ayak basan astronotun dediği gibi ‘Benim için küçük ama insanlık tarihi için büyük adımdır’ dediği gibi. Türk milletinin tarihi yürüyüşünde önemli kilometre taşının bulunduğu noktadayız.

Bir büyük üzüntü içerisindeyim. Bir büyük hüzün içerisindeyim. Milletim için, üzüntü içerisindeyim. Bu büyük devlet için üzüntü içerisindeyim. Gençlerim adına büyük üzüntü içerisindeyim. Evlatların geleceğini göremeyen annelerin, babaların adına üzüntü içerisindeyim.

Bu büyük ülke, bu büyük millet bu kadar kötülüğü hak etmiyor. Zalim zulmünü celladına yaptırırmış. Zalime, onun cellatlarına, uşaklarına karşı bir büyük mücadeleyi burada başlatıyoruz. Yekvücut oluyoruz, hep beraber ‘yeter söz milletinh’ diye haykırıyoruz.

2019 yılında aslında Türk demokrasisinin çok partili hayata geçmemizden itibaren darbelere, kesintilere rağmen, sandıkla ilgili bir büyük tartışma olmamış. 6 Mayıs 2019, Türk demokrasisi için bir büylük kırılmanın yaşandığı tarihtir. Demokrasisinin ana kolunun çökertildiği tarihtir. İstanbul’da milletin iradesiyle belediye başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu’nun yetkisinin alındığı tarihtir.

Ama milletimiz milli iradenin önüne set çekilmez, duvarlar örülmez, milletin gücü, azmi, kararlılığı her daim önüne örülmüş o duvarları yıkıph atmıştır. Türk demokrasisi işte bunun tarihidir.

İşte bugün de bu bitmez kin ve garezin, İstanbul’da millete yaslanarak iktidar olanların zaman içerisinde devletin tahakküm eden gücü ile beraber milletin iradesinin üzerine hakimiyetsiz kayıtsız şartsız milletindir iradesi üzerine kayıt ve şart koymak için dün Ekrem İmamoğlu’na, İstanbul şehremenine bu cezayı verdiler.

Ama bilsinler ki, bu kararın nokta kadar milletin vicdanında bir karşılığı yoktur.

Bu kararı alanları biliyoruz. Aldıranları biliyoruz. Bilmiyor muyuz, her kesin bildiği bir sır biliyoruz. Demokrasiyle, hukuk ile bu iktidar sahiplerinin ufuklarını gördük. Bakmayın isimlerine Adalet ve Kalkınma Partisi dediklerine. Adaletleri batanları çok olduk. Onların adaleti Deniz Feneri davalarında zaten batmıştı.

Buradan haykırıyorum, adaleti sistematik bir şekilde bu memlekete uygulayanlara haykırıyorum, adınız ak olacağına alnınız ak olsaydı. Yarınlarda göreceğiz, bu ülkenin kaldırım taşlarında İstanbul başta olmak üzere, bu kararları alanları alnı dik, başı dik şekilde dolaşamayacaklar.

Nasıl Yassıada’da ‘sizi burayı tıkan irade böyle istiyor’ diyorlarsa burada ortadaki çarpıkları ifşa edercesine hakim karar veriyor. Zaman zaman bu iktidarın hukuk reformundan bahsettiğini biliyoruz. Yakınlarda bütçe görüşmelerinde TBMM’de ifade ettim, siz reform yapmayın, siz organize kötülük yapmaktan vazgeçin, FETÖ’cülerinh size bıraktığı hukuksuzluk icat etmekten vazgeçin.

İşaret fişeğini buradan yaktığımız hukuk mücadelemizin, demokrasi mücadelemizin, eninde sonunda milletin iradesiyle, tarihin tecelli edeceği gün milletimiz iradesini ortaya koyacaktır. Onların tek bir iddiası, ideali ve davaları var. Onlar bir kişinin, ailesinin ve şurekasının iktidarı ve mutluluğu için kavga veriyorlar. Oysa bizler bugün ne kadar haklı, doğru olduğumuz ortaya çıkıyor. 6’lı Masa etrafında biraraya gelmiş olanlar. Bugün burada bulunanların demokrasi diye kavgası var. Korkusuzca yaşama hürriyeti adına meselesi var. Bu ülkede fırsat eşitliği diye kavgası var. Herkesin hukukundan emin olduğu bir Türkiye’yi kurmak gibi ideali, mücadelesi kavgası var.

Bugün buradan attığnız adımla beraber büyük Atatürk’ün 1919’da Bandırma vapuruyla İstanbul’dan Samsun’a giderken tarihe düştüğü gibi kaydı not düşüyorsunuz. Kızkulesi açıklarında Bandırma vapuru aranmak istenir. Büyük Atatürk aranmasına müsaade eder. En nihayetinde bir şey bulamazlar. Bandırma vapuru usul usul Karadeniz’e açıldığında, işte bizim için de mihenk, kılavuz olan tarihi sözü nakşetmiştir: Onlar zannediyor ki, biz Anadolu’ya mühimmat ve silah götürüyoruz. Oysa bilmiyorlar ki, biz Anadolu’ya mühimmat ve silahtan daha önemli bir şey götürüyoruz. Anadolu’ya cesaret ve irade götürüyoruz demiştir.

Bugün buradan sadece İstanbulumuz değil, çatlamış toprakların hasretini dindirmek için her birimiz Türkiye’nin üzerine örülen kademe kademe her gün rengi koyulaşan bu örtüyü atıp kaldırmak adına bu cesareti ve iradeyi taşımalıyız.

Allah’ın izniyle taşıyacağız. Gün görünmez ordularla buluşma günüdür. Bu büyük Cumhuriyetin tarihi yürüyüşle bize bahşettiği değerlere sahihp çıkacak. Yeter söz milletindir diyecek bu atanmış hakimlerin verdikleri kararları Allah’ın izniyle hep beraber yerle bir edeceğiz.

Bugün burada bu tarihi ana şahitlik etmekten dolayı çok mutluyum. Bu mutluluğumu şu sözlerle tamamlamak istiyorum; bugün bu büyük ülkenin her şeyini çalanlar, çaldıkları yetmedi sandığı çalmaya karar verdiler. Ama bilsinler ki, günümüzü çalanlara yarınlarımızı asla çaldırtmayacağız.”

Takip Et
Bildir
guest
Kimse görmeyecek. Yorumunuza cevap yazıldığında bildirim almak için. (İsteğe Bağlı)

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
0
Habere yorum yapabilirsiniz.x